Türkçenin İlk kez Konuşulması ve Türklerin İlk Kez Ortaya Çıkışı Üzerine
Arka arkaya gelen bazı yorumlar üzerine tekrar bazı noktaları, en azından benim ne demeye çalıştığımı tekrar açıklığa kavuşturmak ihtiyacı belirdi
Orta Asya’dan göç olmadı demek kolay değil. Çünkü tarihsel kayıtlar aksini söylüyor. Gelenler var. Ama bu gelenlerin sayısı ve geldikleri yerdeki insanların kaçta kaçını oluşturdukları veya ne kadarını yerinden ettikleri tartışılabilir.
Türklerin anayurdu tartışmasıysa hepten zor. Adsız adı altında gelen yorumcunun arka arkaya bloga gönderdiği yorumlar daha çok Türkçenin anayurdundan bahsediyor. Türkçenin anayurdunun tespit edilmiş olması (ki bu anayurt pekâlâ Urallar, Hazar Denizi’nin kuzeyi olabilir; gayet makul bir görüş), Türklerin ilk kez nerede ortaya çıktığı sorusunu cevaplamıyor; sadece Türkçenin ilk kez nerede, hangi bölgede konuşulduğu sorusunu cevaplıyor.
Çuvaşlar ilk Türkçeyi konuşmuş ve hâlâ konuşuyor olabilir. Ama bu onların Türk olduklarını göstermiyor. Sanırım bu ayrımı kavramak epey zor geliyor. Bir dili konuşmak, bu dili adlandırmak ve bu dille bir toplumsal/siyasi/kültürel kimlik arasında ilişki kurmak birbirinden farklı süreçler. Birinin varlığını tespit etmemiz veya bir yerde bir dilin konuşuluyor olduğunu saptamamız diğer iki sürecin de çözüldüğü anlamına gelmiyor.
İlk Çuvaşlar bu ilk Türkçeyi konuşurken kendilerini Türk olarak adlandırmamış olabilir. İlk Çuvaşlar bu konuştukları dile örneğin Çuvaşça demiş ve daha sonra aynı bu dili veya biraz benzerini konuşanlar ve kendilerini Türk olarak adlandıranlar da Türkçe demiş olabilir. Veya bazı Çuvaşlar biraz doğuya göç edip İran dilleri konuşan bazı gruplarla karışıp zaman içinde bu gruplara baskın çıkarak kendi dillerini kabul ettirmiş ve bu sırada da kendilerine Türk demeye başlamış olabilir. Böylece Türkçenin ortaya çıktığı yer örneğin Urallar olabilirken, Türklerin ortaya çıktığı yer daha farklı olabilir. Üstelik biraz daha ileri gidip tarihte birden fazla yerde ortaya çıkmış olabileceklerini de iddia edebiliriz ki, burada da durmayıp Oğuzların Türkleşmesi gibi bir durumdan bile bahsedilebileceğini ileri sürebiliriz. Tüm bunlar olurken genlerinse tamamen farklı buluşmalar yaşamakta olduklarını da bilmem söylemeye gerek var mı?
Türklerin ortaya çıkmasını anlamaya çalışırken genellikle iki farklı seçeneğin söz konusu olduğunu dikkate almıyoruz: Bu “ilk” topluluk son derece ufak olmuş ya da birden fazla ufak topluluğun daha büyük bir siyasi kimlik altında bir araya gelmesiyle ortaya çıkmış olabilir. Aslında burada bir üçüncü seçenek daha var ki, o da dışarıdan bu ufak veya daha büyük topluluğu gözlemleyen ve hatta onunla ilişkide olan diğer toplulukların bu isim üzerinden çok sayıda başka grubu adlandırmış olabileceğidir.
Türkçenin ortaya çıkışı elbette daha eski bir döneme aittir. Aynı dili konuşanları kapsayan bir kimlik düşünüldüğü kadar erken bir tarihte belirmiyor. Bu aynı dili konuşanlar kendilerini çok farklı şekillerde, örneğin bir klan örgütlenmesine karşılık gelen kimlikler kullanarak adlandırmış olabilir. Aynı dili konuşanlar ilk başta muhtemelen birbirlerine başka diller konuşanlardan daha yakın olacaklarından, ortak bir dil temelinde birleşme gereği de, en azından bu bahsettiğimi “ilk başta” olmayacaktır. Ancak başka diller konuşanlar belirmeye başladığında kendiliğinden bir ayrım ihtiyacı doğacaktır. Ama bu noktada bile bu ilk küçük grup kimliklerini kendi içinde eriten bir büyük kimlik hemen belirmeyecektir. Bu kimlik muhtemelen hâlâ daha geçici, ihtiyaç belirdiğinde kullanılan bir kimlik olacaktır. Dolayısıyla “Türklük” adını verdiğimiz çok daha kapsayıcı bir kimliğin belirmesi düşünülenden çok daha fazla zaman almış olabilir ki, bu yazarın fikri de, aksi gösterilene kadar daha çok bu yönde.
Bir de tüm bu süreçlere genler dâhil ediliyor ki, bu konuya daha önce başka bir yazıda girdim. Kısaca tekrarlayacak olursam, o “ilk topluluğun” genleri muhtemelen çok erken bir tarihte karışmaya başlıyor ki, Avrasya göçebelerinin arasında birkaç kuşak, kimisinde yedi kuşak, kadın alma geleneği olduğundan, en azından kadınlar arasında genetik çeşitliliğin daha fazla olduğunu düşünmek gerekiyor. Ama diğer yandan, çok büyük bir karışmanın da uzun süre boyunca olmadığı ihtimalini de düşünmek gerekiyor. Çünkü insanlar genelde muhafazakârdır. Türkçe konuşanlar eş ararken altı, yedi kuşak geriye gitmiş olsalar da, genellikle kendilerine yakın olanları, kendi dillerini konuşanları seçmiş olmaları daha muhtemel. Ama ara sıra ortaya çıkan klan ya da boy grupları ya da bunlardan geniş federasyonlar veya kağanlıklar sırasında, bazı topluluklar ilk başta kendi dilerine ek olarak ve daha sonra da sadece Türkçe konuşmaya başlamış olabilir. Bu durumda var olan genetik kompozisyona daha farklı genlerin karışması çok daha kolay olacaktır.
Sonuçta, bir dilin ilk kez belirmesi, bu dilin adlandırılması ve bu dille herhangi bir siyasi/toplumsal/kültürel kimlik arasında bağlantı kurulması süreçlerini ve diğer yandan da genlerin yayılmasını, karışmasını birbirinden ayrı ama aralarındaki karşılıklı etkileşimleri görerek ele almak gerekiyor.
Bu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilBence cevap yazdığın Adsız ismiyle yazan yorumcu kendi içinde ikilem yaşıyor. Bir yandan tamamen Beyaz (Kafkasoid) ırktan olmayı ve Anadolu'nun en eski yerlilerinin soyundan gelmeyi yüceltiyor, bir yandan da ırksal Türkçülükten vazgeçemiyor.
YanıtlaSilkatılıyorum.
YanıtlaSilOnur Bey'den;
YanıtlaSil"Bence cevap yazdığın Adsız ismiyle yazan yorumcu kendi içinde ikilem yaşıyor. Bir yandan tamamen Beyaz (Kafkasoid) ırktan olmayı ve Anadolu'nun en eski yerlilerinin soyundan gelmeyi yüceltiyor, bir yandan da ırksal Türkçülükten vazgeçemiyor."
Önceki yazımda bir sorun oluşmuş, uzun yazmıştım ama bölük pörçük çıkmış yazılar, ve yazdıklarımın bir kısmı yok, bir baştan bir ortadan alakasız kaydedilmiş. Kısa kısa yazmak gerekiyor demek ki...
Onur Bey'in yorumu yanlış... Önceki "Adsız" rumuzlu kişiyim bu arada...
Kendi içimde ikilem yaşamıyorum, ikilem-çelişki yaşanlar sizlersiniz... Türkler "sarı ırktandır" (mongoloid) ve atayırtları "orta asya"dır, "altaylardır" diueler çelikşi yaşıyor, bunu anlatmaya çalışıyorum ama anlamamak için ısrar görüyorum.
Devam edeceğim, uzun yazınca kaydetmiyor...
Sayın Binder ; "Çuvaşlar Pre-Turkic" konuşmuş olabilir ama bu Türk olduklarını göstermez diyor :) Viking olduklarını mı gösterir?
YanıtlaSilÖncelikle "anlayamadığınız" şu; "Türk" bir "etnik ad" değil! 700'lü yıllarda "ortaya çıkmış" olan bir sıfat... Zamanla "özel ad" olmuş.
Dilbilimde "frozen word" (donmuş söz) denen bir tasnif vardır, kimi sözcükler evrilmesi gerekirken evrilmeyip, belli bir yüzyılda "özel anlam" kazanıp "donar"lar ve o telaffuzlarıyla yollarına devam ederler. Her dilde görülürler... Türkçeden bir örnek verelim; "ôt" (ateş) > "ôta-" (ateş yakmak 2) ısıtmak) > "ôtak" (içinde ateş yanan yer, sıcak yer, hâne) > "otag" > "otağ" (Pâdişah Çadırı anlamını kazndı, bu özel anlamla "dondu") > [evrim devam eder] > "odağ" > "oda"
Görüldüğü gibi esâsında "otağ" ile "oda" 'aynı' sözcüktür, biri evrimini tamamlamış ve günümüze ulaşmıştır diğeri ise donmuş sözdür.
Devam edeceğim...
Şimdi "Törük"e gelelim... Bu arada umarım blog'da gereksiz yer işgâl edip, düzeni bozmuyorumdur, eğer öyle ise yazdıklarımı okuduktan sonra isterseniz "silebilirsiniz"...
YanıtlaSilTârihte ilk kez, yazılı kaynaklarda Orkun Yazıtlarında geçen sözcük "Törük" biçimindedir. İlk Türkçe ya da yabancısını kullanalım Pre-Türkic (ilk Türkçe deyince öncesi yokmuş gibi anlaşılıyor)
PT (pre-Turkic) 'tör-' (düzene koymak, nizam vermek) > PrT (proto Turkic / Ana Türkçe) -r > -z dönüşümüyle 'töz-' (sesli daralmasıyla) > 'tüz-' > düz- "düzmek, düzen vermek" (sesli daralmasıyla) > diz- "dizmek, belli bir intizama koymak"...
Türkçedeki, belli bir fiile mâruz kalma sonucu bildiren, sıfat yapan ek /-k/ ekidir; batık (batmış olan), sökük (sökülmüş olan), çizik (çizilmiş olan)... 'törük' de (törülmüş olan, manzum, tanzim edilmiş, nizam verilmiş, düzenlenmiş olan) demektir...
'Törük Bodun' (nizam altına alınmış olan boylar) anlamına gelir. Buradaki 'bod' sözcüğü de bugünkü 'boy' (aşiret) sözcüğünün "çoğulu". Eski Türkçede ik hecedeki /d/ sesi bugüne gelirken /y/ olmuştur ; kudruk > kkuyruk, kudum > kuyum gibi... O dönemki "çokluk" eklerinden biri de /-An/dir; bodun "boylar, aşiretler" anlamına gelir.
Törük sıfatının, "adlaşması" ve "özel ad" olarak kullanılmaya başlanması çok geç deirlerde olmuştur. Bizlerin bugünden o günlere "Göktürkler" dediğimiz kişiler kendilerine "siz kimsiniz?" diye sorulduğunda "Biz Göktürküz" demiyorlar :)
YanıtlaSilKök yâni "mâvi" > 'doğu' yönünü simgeleyen bir adlandırmadır. Daha eskiden "Soğudca" konuşuyorlar zâten... Ve kendilerine verdikleri ad "Aşina" bu sözcük de "mâvi" demektir ve Soğudca'dır... Göktürkler adıyla adlandırdığımız kişilerden kalan en eski yazıt "Bugut" yazıtıdır (Moğolca bugu "geyik" > "bugut" geyikler [bir dağ adı]) ve yazıtın dili Soğudca, bir kısmı da Sanskritçedir... 500'lü yıllardan kalma... Bu kişiler, "soyca" 'Moğoldur', ancak dil olarak bölgede daha eski olan ve hâkim dili yani Soğudca'yı kullanmışlar, çünkü Moğol dili o dönemde "yazı dili" değil, Moğolların bölgeye gelişleri Sibiryandandır ve geç dönemdedir.
Bölgeye (bugünkü Özbekistan, Adganistan, Tacikistan vb.) sonradan gelen 'Moğol' kabileleri, buradaki daha eski, yerleşik ve kültürce daha üstün olan İndo-İran dili olan Soğud dilini benimsiyorlar... En eski yazıtları da bunu gösteriyor...
500'lerden > 700'lere gelindiğinde aynı kişiler "dil" değiştirmişler bu süreçte, bunu görüyoruz, eskiden "aşina" (mavi) adını taşıyan ana klanın adı bile Kök (mavi) olarak "Türkçeleştirilmiş"... Zâten Moğolcada da "khökh" mavi demek, Macarcaya da "kék" olarak alınmış...
Bir halkın "dil" değiştirmesi çok normal, birçok örnek var, bugün Afganistandaki "Hazara"lar aslen Moğoldur ama Farsça'ya yakın bir İrani dil konuşurlar, Franklar aslen Cermendir, ancak bugün Latin dili Fransızca konuşuyorlar. Hintliler ve Pakistanlılar aslen Dravid'dir ama Hint-Avrupa dili benimsemişler...
Orkun Yazıtlarında "etnik" adlar tek tek sayılıyor, Mongol, Oguz, Türgiş, Kırgız, Uygur, Taçik, Sart-Berçik (Fars-İranlı), Tat (yabancıların genel adı) vb... Törük'ün etnik bir ad olarak kullanıldığı hiçbir yer yok... Bugünkü "Amerikalı" adı gibi bir genel tâbir...
YanıtlaSil"Köktörük" tâbiri; "doğudaki, nizam altına alınmış olan" demek, hâkim olunan bölgenin "doğusu" anlamnda zira Hazar'a dek uzanıyor topraklar, Mançurya'dan Hazar'a...
Yâni "Biz Göktürk'üz" gibi bir "milli" ad, ya da "etnik" ad yok ortada...
Bu hâkimiyet yıllarında pekçok kavim, hâkim dili benimsemiştir, yâni "Türkçe" !? dediğimiz dili...
Bu dilin, "batı"dan > "doğu"ya doğru "yayıldığı" ortada, çünkü Türkçe !? adıyla anılan dilin en öz ve "arkaik" nüvesi en batıdaki "Çuvaşça", daha doğuya doğru "İran" bölgesindeki "Halaçça" > daha doğuda ise en "yeni" versiyonları var... (göktürkçe !?, Uygurca, Kıpçak dilleri vb.)
Devam edeceğim...
Türklerin !? anayurdunu orta asya ya da altaylar olarak ele alamayız, aksi halde neden bu coğrafyalarda bir tane dahi "arkaik" özellik taşıyan Türk dili !? yok...?
YanıtlaSilBu iddiada bulunanlar bu soruyu yanıtlamak "zorundalar"...
Pre-Turkic denen dil m.ö.'ki dönemleri kapsar, Proto-Turkic ise milad yani 0 ile m.s. 6 arasındaki dildir... Bu bağlamda m.ö.'ki dilin "aynan" devamı olan dil bugünkü Çuvaşistanda, 0-6 arasındaki dilin "aynen" devamı olan Halaçça ise İran-Huzistan bölgsinde olduğuna göre, "mantıken" dil batıdan > doğuya doğru ilerlemiş demektir, altaylardan-orta ayadan batıya gelmiş olsaydı tam tersi olmalıydı... Bugün Pre-Turkic özelliklerini "aynen" koruyan dilin/dillerin o coğrafyalarda olması gerekirdi... Ama "bir tane dahi" yok!
Kıpçakça dediğimiz grubun nüvesi de Kafkasya'dadır, Kumukça, Karaçayça, Balkarca (Malkarca) denilen diller... Bu diller "en doğudaki" diller, Kıpçak dili, Kafkaslardan ve Kuzeyinden, Hazar'ın kuzeyinden doğuya doğru yayılmış, bu da çok açık çünkü Kazak, Kırgız, Tatar gibi Kıpçak dilleri bu dilin özelliklerini taşıyor... Yâni nereden bakarsanız bakın, Türkic dilin, batı'dan > doğu'ya gittiği anlaşılıyor...
Günümüze ulaşabilmiş, en eski Türkic dilli yazıt, Altaylarda bulundu diye, Türklerin ve Türkçenin merkezi burası denemez... Türkerin ve Türkçenin kökeni Karadeniz Kuzeyidir, ancak günümnüze "ulaşabilmiş" yazılı bir eser "şimdilik" bulunamadı, bu demek değildir ki anayurt burası olamaz!
Hint-Avrupa dillerinin de en eski yazılı kaynakları Veda metinleridir, şimdi kalkp Hint-Avrupa dillerinin ve Arilerin anayurdu Hindistan mı denmeli?
Dillerin yapısına bakılır, söz gelimi kurgusal Proto Hint-Avrypa dilinin en eski "arkaik" özellikler taşıyanı da Letonca'dır daha sonra Litvanca'dır vs... Bu bize bir "ipucu" verebilir... Sankritçe daha eski belgeli diye anayurt orası demek değildir... Letonca'nın en eski yazılı belgeleri 1500'lerde başlıyor, ama dil çok daha geriye gider tabii ki... Günümüze "ulaşabilen" belgeler söz konusu, o belgeler "ilk" değildir mâlumunuz...
Dilce "Türkleşmiş" Moğollardan söz ettik... Bugün Kafkasyada yaşamakta olan "Kalmuk" adlı bir halk vardır, köken olarak Moğoldurlar, ancak dillerine baktığınızta Türkçeleşmiş... Yine Nogay'lar, bir Türk boyu diye anılır oysa ırken Moğoldurlar... Zâten Nogay, Moğolcada "köpek" anlamına gelir, kötü bir anlamı yok tabii, Moğol kültüründe "kurt" ve "köpek" kutsal hayvanlardır, Moğollar "dişi bir kurttan" türediklerine inanırlar, bu Kurt meselesi de Türklerde yoktur aslında, Moğol kültürüdür... Ergenekon destanı da Moğol destanıdır, Reşüdiddin'in eserinde belirtiliyor... Ergenekon sözcüğü de Moğolca "doruk" anlamına gelmekte...
YanıtlaSilNasıl ki adları bile Moğolca olan Nogay'lara "Türk" deniyorsa, ırken Moğol olan Kırgızlar, Kazaklar, Tatarlar da Moğol kavimleridir, Özbekler önce Soğudlaşmış, ardından Türkleşmiş Moğol kabilelerinin bakiyeleri... Uygurlar da aynı şekilde... Bugünkü Doğu Türkistan (Uyguristan) bölgesindeki en eski hâkim diller Toharca, Sakaca, Soğudca gibi Hint-Avrupa dilleri... Türkmenistan Türkmenleri de kuzeylerindeki Moğol bakiyesi Özbeklerle oldukça karışmışlardır, yani Musuldaki bir Türkmen ile, Aşkabattaki bir Türkmen "ırken" alakasızdır...
Yapılan araştırmalar gösteriyor ki sadece Cengiz'in soyundan gelem insanlar var orta asyada, ve her 250 kişiden birinin bizzat Cengiz'in soyundan olduğu söylenir orta asyada, araştırmacılar diyor... Siz bir de geri kalan Moğol askerlerini, Moğolları düşünün... Bugün İrani bir dil konuşan Tacikler bile "mongolid"dir çekik gözlüdür... Orta Asya'nın tip olarak Moğollaşması da oldukça yeni bir hâdise...
Mongoloid genetik özellikler baskındır, yani beyaz biriyle, mongoloid biri karışırsa, beyaz olan kişi özelliğini yitirir, doğacak olan çocuk Mongoloid tipte olur, çekik gözlü olur... Yani, iddia edildiği gibi, Türkler "orta asyadan" gelip, "çekik gözleriyle" önüne gelenle karışsaydı, bugün buraların da Tacikistan'a, Türkenistan'a dönmesi gerekirdi, en azından nüfusun yarısının Mongoloid olması gerekirdi...
Çekik gözlülük karışınca yitirilmez, aksine sürer... Bir süre sonra öyle bir hal alır ki, Mongoloid biriyle karışmasanız da, Mongoloidle karışmış olan biriyle karışırsınız :) Yâni Mongoloid tipe dönüşme kaçınılmazlaşır, orta asyada tam da bu olmuştur.
Hakiki Türkler "Mongoloid"dir görüşü, tamamen siyasi altyapılı bir propagandadır, anadoluda "ırken" Türk yok gibi bir sonuç çıkarmak için öne sürülen gülünç bir iddia...
Pre-Turkic yani Çuvaşça bugün Moğolistanda konuşuluyor olurdu, o zaman diyecek bir sözümüz olamazdı... Evet hakiki Türkler Mongoloid demek zorunda kalırdık...
Son parçayla bitireceğim...
Yapılan araştırmalarla "kanıtlandı" ki "Altay Dilleri Ailesi" diye bir dil ailesi yok...
YanıtlaSilÖnceleri (150 yıl kadar önce) Ural-Altay dil ailesinin "olabileceği" düşünüldü ve bu oldukça mantıklıydı o dönem için, çünkü tüm bu dillerde erkek-dişi ayrımı yok, harfi târif, artikel vb. yok bu görev sondan takılan eklerle yapılıyor, tüm bu diller eklemeli vs... Bunlar gibi 20-30 kadar daha "aynılık" var...
Ancak yıllar geçtikçe ve araştırıldıkça görüldü ki, "Ural Dilleri Ailesi" apayrı bir dil ailesi...
Bu sefer "Altay Dilleri Ailesi" teorisi ortaya atıldı, bu dil ailesini !? oluşturan diller; Türk Dilleri, Moğol Dilleri, Mançu-Tunguz Dilleri, Japonca ve Korece idi...
Fakat bu dillerinde, "akraba olmadıkları" kısa sürede anlaşıldı... Zâten akraba olan dillerde sayılar, temel kavramlar vs. benzeşir ya da aynıdır, oysa Türk dillerindeki "sayı"lar ile Moğolca sayıların alakası bile yotur örneğin... Mançu-Tunguz dillerinin de kendine has sayı dizgesi var, Japonca ve Korece de öyle...
Artık kesinleşmiş sonuca göre, "Türk Dilleri Ailesi" var, tek başına ve müstakil bir dil ailesi...
"Moğol Dilleri Ailesi" var, tek ve müstakil... "Mançu-Tunguz Dilleri" var, "Ryukyu ya da Japon Dilleri Ailesi" var, tek ve müstakil bir de "Kogurye Dilleri Ailesi" varmış! Kuzey kolu olan Kogurye dili ölü bir dil, sadece güney kolu Korece sağ, bu nedenle Korece tek başına bir dil...
Velhâsıl, "Altay Dilleri" diye birşey yok!, bizim bu Altay da çöpe gitti anlayacağınız...
Sadece bir örnek verelim; Hint-Avrupa dillerinde "2" sayısı hemen hepsinde "tu/du" biçimindedir; Ural-Altay !? dillerine bakalım; Fince "kaksi", Estonca "kaks" (bu iki dil Ural dili), Türk Dilleri "iki", Moğol Dilleri "Khoyor", Mançu-Tunguz Dilleri "Juve", Japonca "ni" vb...
YanıtlaSilGördüğünüz gibi akraba olan dillerde aynı/benzer olan "en temel" kavramlardan biri sayılar (özellikle 1-5 arası)bile alakasız...
Uzuv adları, temel fiiller, akrabalık adları gibi konulara girmiyorum bile... Zaten ne yer var ne zaman...
Akraba olduğu "kesin" olan diller "Türk Dilleri" adıyla anılan diller... Sayılardan örnek; Oğuzca (Türkiye Türkçesi, Azerbaycan Türkçesi, Gagauzca) "iki", Kıpçakça (Kırgız, Kazak, Tatar vb.) "iki", Karlukça (Özbek, Uygur) "iki" vb...
Uzuv adları, akrabalık adları, temel fiiller, temel nesne adları, vb. de "aynıdır"...
Tabii bu dil ilesinin adı da değişebilir, nasıl ki ilk olarak İndo-Cermen dilleri dendi fakat sonradan Kelt dillerinin de aynı aileden olduğu anlaşılınca İndo-Avrupa olarak adı değiştirildi ise, bizim dil ailesinin adı da "Çuvaş-Ural" !? dil ailesi gibi bir ad alabilir... Türk dilleri ailesi deyince kargaşa çıkıyor ve bu kadar yazı yazmak zorunda kalıyoruz :)
Şimdilik hatalı adıyla Türk Dilleri Ailesinde "alt aileler" var, Hint-Avrupa ailesi ile benzeştirerek birebir örneklerle gidelim ki anlaşılsın...
Ana, büyük çember Türk Dilleri Ailesi bunun mübâdili Hint-Avrupa dilleri ailesi...
Çemberi daraltalım, "alt aileler" var; Oğuz Ailesi, Kıpçak Ailesi, Karluk Ailesi, bir de hiçbir aileye girmeyip "müstakil" olanlar var Çuvaşça, Halaçça ve Yakutça... Bunların mübâdili; Cermen ailesi, Latin ailesi, Slav ailesi, İran ailesi, Kelt ailesi, Hint ailesi ve bizdeki gibi hiçbir aileye girmeyen müstakil Yunanca, Arnavutça ve Ermenice...
Türkolojiyle ilgilendiğim için, sıkça karşılaştığım sorular var, meselâ; "Neden Kazaklarla anlaşamıyoruz?" Bu soru "Neden İtalyanlarla Almanlar anlaşamıyor?" sorusu ile "birebir aynıdır"...
YanıtlaSilÇünkü biz Oğuz Dili konuşurken, Kazak Kıpçak Dili konuşuyor, tıpkı Latin Dili konuşan İtalyan ile Cermen dili konuşan Alman arasındaki fark gibi "farkımız" var, ya da "yakınığımız" da aynı derecede...
Tabii, yıllarca "Türk Dünyası", "Tük Lehçeleri" gibi "safsatalarla" beyinler yıkandığı için, bu sorular doğal...
Oysa ne bir Türk Dünyası var, ne de o diller "lehçe", Biri kalkıp da İtalyanca için "Almancanın lehçesi" dese herhalde gülerler...
Bu "lehçe" meselesi "alt aileler içerisindeki tasnif"le alakalıdır... Aynı alt aileden olduğunuz halde farklı "dil" sözkonusu olabilir...
Meselâ tümü Latin ailesinden olsa da bir İtalyan bir Romen ile "anlaşamaz"... Ama İspanyolla çatpat idare eder... Ama yine de İspanyolca için "İtalyancanın lehçesi" denemez... Burada "kuzey-güney, doğu-batı" gibi tasnifler söz konusudur... Tümü Cermen ailesinden olan Norveçli ile Alman anlaşamaz, ancak Norveçli-İsveçliyle anlaşabilir, çünkü Kuzey Cermen dilidir ve "lehçe" denebilir...
Oğuzca'dan örnek verirsek; Türkiye Türkçesi, Azerbaycan Türkçesi ve Gagauzca, bunların tümü "Batı Oğuz" koludur yâni birbirinin "lehçesi" denebilir! Ancak Türkmenistan Türkmencesi "doğu kolu", Kaşkayca (İranda) Güney koludur, bunlar da "Oğuz" olduğu hâlde ayrı birer "dil"dir... Hele hele ailesi farklı olan Kıpçak ve Karluklara girmeye gerek bile yok, ayrı birer "dil"dirler...
Yeri gelmişken değinelim, Kürtçüler de Zaza'lara "Kürt", dillerine de "Kürt lehçesi" demektedirler, oysa İranoloji tasnifleri yapmıştır, Zazaca "ayrı bir" İrani dildir, Kürtçeyle olan alakası Türkçe ile Kazakaça gibidir... Eğer Zazaca'ya "aynı alt aileden olmadığı" halde Kürt lehçesi denebiliyorsa, Farsça ile "aynı alt aileden olan" Kürtçe için de "Farsça'nın lehçesi" denebilir... Tabii ki bu da doğru değil. Kürtçü kafadaki çarpıklığı yansıtmak için örnek verdim...
Çok uzattım farkındayım, ancak bunların öğrenilmesi gerekiyor...
YanıtlaSilÖzetle, İrlandaca ile Tacikçe "akrabadır" ancak diller akrabadır... Halkların "hiçbir alakası yoktur"...
Hintçe ile İngilizce akrabadır, yoksa Hintliler ile İngilizlerin genetik bir alakası yoktur.
Hint-Avrupa dilleri ailesindeki gibi Bizim diller de akrabadır ancak "ırken" akrabalığımız yoktur...
Hint-Avrupa halkları arasındaki "ırksal" alakasızlık doğal karşılanırken, Türk dilleri konuşan halklar arasında neden ırksal alaka aranmaktadır? Çünkü işin altında siyasi emeller vardır...
Öte yandan, işi bilmeyen birinin baktığında gördüğü her "çekik gözlüyü" akraba sanması da hatalıdır, yapılan genetik araştırmalarda söz gelimi Uygurlar ile Kırgızların pek alakası olmadığı görüldü, ayrıca Çinliler, Japonlar da çekik gözlü halklar, onlar da mı öz Türk? :)
Meselâ, "öz Türk" arayanlara sormak gerekir, peki "öz Hint-Avrupalı" tipi nasıl oluyor? Hintliler gibi koyu tenli esmer mi? Norveçliler gibi albino kıvamına yakın derecede beyaz mı?
Bu, siyasi amaçlı, tamamen yalan üzerine kurulmuş Orta Asya-Altay, hakiki çekik gözlü Türkler masalları artık bitmiştir...
Zâten orta asya denilen yerdeki "hiçbir halk" kendini Türk olarak tanımlamaz, Kazak "Kazak'ım" der, Uygur "Uygur'um"... "Ben Türk değilim, Kürd'üm" diyen birine "Sen Türk'sün" deyince "faşist" damgası yeniyor, peki "Ben Kazak'ım" diyen adamları neden oturduğunuz yerden Türk ilân ediyorsunuz? Bu ne yaman bir çelişkidir... Tabii bu yazdığım örnekten Kürtler Türk'tür dediğim sanılmasın, elbette değildir...
Yalnızca Oğuzlar, öz adları olan Oğuz yerine "Türk" adını galat-ı meşhur olarak kullanır olmuşlar... Yâni "Türk" deyince sâdece "Oğuzları" anlamak gerekir. Türk adı altına Karluklar (Özbek, Uygur), Kıpçaklar (Kırgız, Tatar, Kazak vb.), Çuvaşlar, Yakutlar, Güney Sibiryalı; Tuva, Hakas vb.'leri girmez. Zâten fiiliyatta kendine "Türk" diyenler "Oğuzlar", diğerleri etnik adlarını kullanıyorlar.
Bizler etnik adımızı kullanmıyoruz ne yazık ki, gönül ister ki Türk adını bırakıp, Oğuz'a geri dönülsün, ama oturmuş artık...
Aynı şeyleri tekrar etmek zorunda kalıyorum ancak iyi anlaşılmalı, "Anadoluda Türk geni yok", aslında sizler Türk değilsiniz gibi siyasi amaçları olan safsata söylemlerin, anayurdunuz altaylar gibi zırvaların miyadı doldu...
Genetik ve dilbilim'den hareket edilince gerçeklere yaklaşabiliyoruz. Bu sözler Sayın Binder'e değil tabii, bu iddialarda bulunanlara hitaben yazıyorum olur da bu taifeden birileri bu yazıları okur diye...
Esen kalın...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilAdsız, sen herşeyi aşırı derecede basite indirgeme ve mevzulara aşırı derecede özcü yaklaşma eğilimindesin (örn., x halkı y halkının tamamen devamıdır, veya a halkı b halkının c halkının dilini ya da dil ailesini benimsemiş halidir) ve bu yüzden geçmişi çok hatalı ve çarpık bir şekilde yorumluyorsun. Çok sığ ve dar kalıplar içinde düşünüyorsun ve, daha da vahimi, birçok şeyi kendi ideolojik ajandana uyacak şekilde yorumluyor, çarpıtıyorsun. Timuçin'in de bu konuda benden çok farklı düşündüğünü zannetmiyorum.
YanıtlaSilÇuvaş ve Halaçlar gibi diğerlerine göre daha arkaik bir Türki dil konuşan halkların daha batıda yaşamasının çok basit ve mantıklı bir açıklaması var: Bunlar ya da daha doğrusu bunlarınatası olan kollar erken bir dönemde muhtemelen Altaylar, bugünkü Moğolistan ve Orta Asya'nın kuzeydoğusu civarlarında yaşayan Türki dil konuşan ana kitleden kopup zamanla batıya göçmüşler. Kopuş zamanları erken dönemlere rastladığı için, dilleri ana kitle içinde kalan Türki halkların dil ve lehçelerinin kopuştan sonraki dönemlerde yaşayacağı bayağı bol miktarda olan ortak değişimlerden etkilenmemiş ve bu sayede büyük ölçüde daha arkaik kalabilmişler (yalnız bu dillerin de zaman içinde birçok önemli değişim geçirdiğini unutmamalıyız). Dünyada bu fenomenin birçok örneği var.
Örneğin, bugün İzlanda'da ve Faroe Adaları'nda konuşulan Kuzey Germen dilleri İskandinavya'da ve Danimarka'da konuşulan Kuzey Germen dillerinden önemli ölçüde daha arkaiktir. Bunun nedeni Kuzey Germen dillerinin İzlanda ve Faroe Adaları'ndan İskandinavya ve Danimarka'ya gelmesi midir? Tabii ki hayır; tarihi ve arkeolojik kayıtlardan Kuzey Germen dillerinin İzlanda ve Faroe Adaları'na İskandinavya'dan geldiğini biliyoruz. Olan şudur: İzlanda ve Faroe Adaları İskandinavya'dan gelen Vikingler tarafından kolonize edildikten sonra uzun yüzyıllar İskandinavya ve Danimarka'dan büyük ölçüde izole olmuştur, bu da dillerinin o sıralarda İskandinavya'da ve Danimarka'daki Kuzey Germen dillerinin geçirdiği büyük değişimlerden büyük ölçüde etkilenmemelerine yol açmıştır ve bu sayede Viking döneminden kalan birçok arkaik özellik muhafaza edilebilmiştir (Viking kolonizatörlerin İzlanda'da ve Faroe Adaları'nda ve daha öncesinde kuzey İskoçya'da Kelt dili konuşan yerli halklarla karışmalarına rağmen). Örn., bugün bir İzlandalı Viking dönemine ait pagan şiirlerinin dilini zorlanmadan anlar, ama bir İsveçli, Norveçli ya da Danimarkalı anlamakta oldukça zorlanır ve hatta büyük bölümünü anlamaz. Görüldüğü gibi, diller ilk çıktıkları yerde daha sonra gittikleri yerlere göre birbirleriyle aynı zaman zarfı içinde çok daha fazla değişim geçirebiliyor.
Bir de sana şunu sormak istiyorum. Başından beri Orta Asya'dan göç olmadı filan diyorsun. Hatta Anadolu'da Türkler Hititlerden bile eskidir diyorsun (zannedersem onbinlerce yıl geriye gidiyorsun). Peki öyleyse Türki dil konuşanlar (daha spesifik olacaksam Oğuz dili konuşanlar) Anadolu'ya, Balkanlar'a, Azeri topraklarına, Halep'e, kuzey Irak'a, Kaşkai topraklarına ve hatta bugünkü Türkmenistan'a ve güneyindeki topraklara nereden ve ne zaman geldi o zaman? Buralara tarihi kayıtlara göre Oğuzlar (ve hatta genel olarak Türki dil konuşan halklar) son 1000, bilemedin 1100 yıl içinde (bu topraklardan Horasan'ın batısında olanlara bugünkü Türkmenistan ve çevresinden yola çıkıp Hazar'ın güneyinden geçerek ilk Selçuklu göçlerinden itibaren son 1000 yıl içinde ulaştıkları sağlam tarihi belgelerle sabit) geldi (tabii, daha önceki dönemlerdeki çok büyük ihtimalle dikkate değmez miktarda olan Türki paralı/köle asker göçlerini saymazsak). Hatta İran'daki Halaçlar haricinde daha öncesinde Batı Asya'da Türki dil konuşan herhangi bir halkın yaşadığına dair herhangi bir delil ya da ipucu yok (yine toplamda çok büyük ihtimalle oldukça az sayıda olan Türki paralı/köle askerleri hariç tutuyorum).
Senin Batı Oğuzlar diye tanımladığın halklardaki Mongoloidlik miktarına gelince, bunlarda çok az da olsa Mongoloid kökeni var, ama tabii bu Orta Asya halklarıyla kıyasladığında oldukça önemsiz kalıyor. Genetikçiler bundan ve ayrıca Batı Oğuz dediğin halkların genetik olarak bugünkü Türki dil konuşmayan coğrafi komşularından neredeyse ayırdedilemezken Orta Asya'daki Türki dil konuşan halklardan kolayca ayırdedilebiliyor oluşlarından yola çıkarak Türki halk kökenlerinin önemsiz miktarda olduğu ve kökenlerinin büyük çoğunluğunun yaşadıkları bölgelerin Oğuz göçlerinden önceki yerli halklarına dayandığı sonucuna varıyorlar. Aynı sonuca halkların kafatasları üzerinde kranyofasyal inceleme yapan antropologlar da varıyor. Örneğin, bir kafatası araştırmasında Türkler (Türkiye Türkleri) Yunanlarla hemen hemen aynı çıktı, ve aynı araştırmada birbirine bu kadar yakın çıkan bir tek Kazaklarla Yakutlar vardı. Ayrıca Türkiye Türkleri araştırmalarda Çuvaşlara filan da yakın çıkmıyor; kabaca ifade edecek olursak, genetik olarak kuzeydoğu Akdenizli (Anadolu ve çevresi) yani yerli olduğumuzu söyleyebiliriz.
YanıtlaSilBu arada, benim bildiğim, Türk kelimesi tarihi kayıtlarda ilk kez Çinliler ve Bizanslıların MS 6. yy'ın ikinci yarısındaki kayıtlarında geçiyor. Bu kayıtlarda Türk kelimesi "Köktürk" konfederasyonunu belirtmek için kulanılmış. Yani pekala "Köktürk"lerdeki yönetici aşiret ya da aşiretler grubunun ismi (Köktürk kelimesi yerine) olabilir.
Ayrıca, "Köktürk"lerin Moğol kökenli olduğu kanısına nereden vardın merak ediyorum. Açıkçası, Cengiz Han'la başladığını bildiğimiz Moğol istilasından önce herhangi bir Türki dil konuşan toplulukta çok az da olsa Moğol kökeni olduğunu gösteren somut delilin var mı onu da merak ediyorum (bunların hiçbirisinde Moğol kökeni yoktur demiyorum, sadece ortada Moğol kökenliliklerini destekleyecek somut bir delil göremiyorum).
Son olarak, Oğuz dilleri, özellikle de Batı Oğuz dilleri, Türki diller arasında belki de en çok değişim geçirmiş ve en çok basitleşmiş grup (modern dönemde olan değişimleri ve basitleşmeleri saymıyorum). Senin dillerin gelişimi hipotezine göre bu durum anadil olarak Oğuz dili konuşanların, özellikle de senin Batı Oğuzlar diye tanımladıklarının, anadil olarak Türki dil konuşan halklar içinde genetik olarak en az orijinal Türki kökenli olanlardan olduğuna işaret etmiyor mu? Yani hipotezinle (doğru olduğunu varsayarsak) farkında olmadan beni ve Timuçin'i haklı çıkarmış olmuyor musun (anadil olarak Oğuz dili konuşan halkların, özellikle Batı Oğuzlar dediklerinin, anadil olarak Türki dil konuşan halklar içinde genetik olarak en az orijinal Türki kökenli olanlardan oldukları hususunda)?
Yeniden Selâmlar Onur Bey,
YanıtlaSilÖncelikle vermiş olduğunuz Faroe dili ve İzlandaca örnekleri farklıdır, İzlanda ve Faroe "ada"dır, yani doğal olarak "yalıtık" bölgeler, bu nedenle dil, uzun yılllar fazla değişmeden kalabiliyor ada devletlerde; söz gelimi bugün Tayvanda hâlâ en eski, özgün Çince yazılır ve konuşulur, Çindeki Çinceden daha öz... Çünkü Tayvan da "ada"dır...
Ancak Çuvaşların ve Halaçların yaşadıkları bölgelar "ada" değil, aksine oldukça karışık ve çok farklı etnik ve dil olan yerler bu bölgeler de "ada" olsaydı dediğinize katılabilirdik.
Son dediklerinize katılıyorum, Oğuzların büyük çoğunluğu Oğuz dilini benimsemiştir, yâni Çuvaşlarla ya da Halaçlarla ırkî bağımız da yok... Azerilerin büyük çoğunluğu oralıdır, yerlidir, Oğuzlaşmış (dilce ve kültürce) İranlılar, Kafkasyalılardır, fiziki görünümlerinden de anlayabilirsiniz.
Anadoludaki Oğuzların da büyük çoğunluğu yerlidir, zâten buralıdır, biryerlerden gelmemiştir. Oğuzlaşmış Anadolullardır.
Demek istediğim bu, ille de orta asyadaki Mongoloid halklarla ırkî, genetik bir bağ aramamız gereksizdir, Hintliler ile İngilizler örneğini yineleyeceğim, ırkî olarak alakasız olduklarını herkes "bilir", ancak iki halk da akraba dil konuşur, bizdeki mantık da bu olmalı diyorum. Yâni Türk dili konuluyoruz, ancak buralıyız, Anadoluluyuz, bir yerlerden gelmedik, bizi öz toprağımızda "yabancı" sayamaz kimse...
Öye yandan Anadoluyu Yunan da sayamayız, Anadoluda onbinlerce yıldır yerleşim var, ve en eski Anadolulular ne Hint-Avrupalı ne Semitik ne de Türkik... Anadoluda en eski Hint-Avrupa dili Hitiçe'dir bir de Palaca ve Luvice var yakın akrabaları. Rn eski köke gidersek bile 4000 yıl eder, oysa buradaki halklar çok daha eskidir.
Y3ani Hititler de Anadoluya "sonradan" gelen bir dil konuşuyordu, anadolu halkı dilce ve kültürce "hititleşti" bu dil ve kültür değişimi bize dek sürmüştür. Şöyle bir örnek verelim; Bugün Egedeki bir köyde yaşayan biri "Türkçe" konuşuyor ve "Türk'üm" diyor, çünkü ataları Türk dilini benimiş, ancak bu kişinin 1000 yıl önceki ataları Yunanca konuşuyordu, ancak Yunan da "değildi" çünkü o devirde de bugün Türkçeyi benimsediği gibi Yunancayı benimsemişti, bu bçyle geriye doğru gider. Halk aşağı yukarı aynı "halk"tır, gelen azınlığın dil ve kültürünü benimsemiştir, bu her yerde böyledir, sonradan gelen güçlü azınlık, geldiği bölgeye dil ve kültürünü benimsetir (superstratum) Özetle, Anadoluluyuz, bir yerden gelmedik, şu anda Türk dili konuşuyoruz, dilimiz artık bu dil... Önceki dil de bizim "öz" dilimiz değildi, ondan önceki de vb... Soyundan geldiğimiz "öz" atalarımızın "öz "dili neydi bilemiyoruz, ama Hint-Avrupa dili olmadığı kesin, Semitik de değil, Türkik de olamaz... Hurrice, Urartuca gibi diller ve bilinen en eski Anadolu Uygarlığı Hattilerin dili Kafkas Dillerine yakınlık göstermekte, belki de hala o "öz" dilimizi sürdürebilseydik bugün Kafkas Dilleri gibi bir dil konuşuyor olacaktık. Kafkas dilleri, bugün için çok küçük bir alanda konuşulmakta, ancak 8000-10.000 yıl önce belki de tüm anadolu ve mezopotamyada konuşulmaktaydı(?)... Bugünlerde sadece Kafkasyada daralıp kalmış...
Velhâsıl, anadoluya ordan burdan azınlıklar gelmiş zaman zaman, her gelen kendi "dil"ini benimsetmiş, olay bu, yoksa anadolu ne Türk'tür ne Yunan ne Ermeni... Anadolu, Anadolu'dur... Heredot meselâ, Ermenilerin anadoluya m.ö. 7. yy'da geldiklerini yazar, sonradan bölgeye dillerini benimsettiklerini anlatır... Anadoluda, Yunan nüfusu hiçbir zaman %1'i bile bulmamıştır, ancak anadolunun %75'i Yunanca konuşmaktaydı... Sadece "dil"i benimseme söz konusu, bunu iyi anlamak lazım, Anadolu'nun Yunanlılığı, Ermeniliği, Türklüğü kadardır...
Biz Anadoluluyuz, bu kadar basit, zâten burdaydık, hâlâ buradayız ve burada olmaya devam edeceğiz, bize "sonradan geldiniz" diyenin de alnını karışlarız :)
Bu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilMerhaba Adsız,
YanıtlaSilO zaman Oğuz dillerinin bugün Batı Oğuz dilleri (ben her zaman Kaşkai dilini de Batı Oğuz dillerine dahil ediyorum) konuşulan bölgelere ilk Selçuklu göçlerinden başlayarak son 1000 yıl içinde bugünkü Türkmenistan ve çevresindeki Kafkasoid-Mongoloid melezi olan Oğuz (Türkmen) aşiretlerinin Batı Asya'ya göçlerinin etkisiyle (en azından Oğuz dillerinin Batı Asya'da ilk yayılması Oğuz göçleriyle olmuş) beraber geldiğini kabul ediyorsun herhalde (daha önceki dönemlerdeki çok büyük ihtimalle çok kısıtlı miktarda olan Oğuzlara ya da herhangi başka Türki gruba ait paralı/köle asker göçlerini hariç tutuyorum). İlk Türki dil konuşan halklar Avrupa ya da İran'da yaşamış ve tamamen Kafkasoid ırktan bile olsa, bu Türki dillerin Oğuz kolunun Batı Asya'ya Orta Asya'dan ve Kafkasoid-Mongoloid melezi topluluklarca taşındığı gerçeğini değiştirmez.