Kayıtlar

Orta Asya Türkleri etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Orta Asya Göçü, Hint-Avrupalılaşmak, Türkleşmek, Türkleşmiş Ermeniler ve Rumlar, Türk Kültür ve Dilini Benimsetmek

Bugün bundan birkaç hafta önce yorumlardan birinde Adsız'ın veya Adıszlardan birinin yönelttiği sorulara kısaca değineceğim. Bir parça tekrar olabilir. Çünkü sanırım bir kısmını daha önce farklı yerlerde yanıtladım. Sayın Timuçin Binder,belki konunuzla alakalı değil;ama şunu çok merak ediyorum.Orta Asya'dan buralara gelen insanların genetik verilere göre çok az sayıda olduklarını söylüyorsunuz.Mesela Oğuz(Türkmen) boylarının çok azı Asya'dan buralara gelmişler diyelim.Nasıl oluyorda,azınlıkta olan etnik Türkler,batının tabiriyle -bu çoban sürüsü-kendilerinden çok sayıdaki yerli halklara Türk dilini ve kültürünü vermiş olabilir?Üstelik kimileri Eski Türkler'in Mongoloid ırktan,çekik gözlü Moğol tipinde insanlar olduğunu iddia ediyor.Niye hristiyan yerliler kendilerinden tamamen farklı olan küçük bir kitlenin ana dili olan Türkçe'yi benimsesinler,varsayalım azınlıkta olan bir kitlenin dili ve kültürü nasıl bu kadar yayılabiliyor? Sanırım ilk önce bazı varsayım...

Tekrar Genler ve Türklük

Bloga gelen son yorumlardan anladığım kadarıyla genler konusu hâlâ kafa karıştırmaya devam ediyor. Sanırım bunun en önemli nedeni, genlerin etnik gruplar şeklinde düşünülüyor olması ya da her bir etnik gruba karşılık gelen genlerin olduğunun kabul edilmesi. İlk önce önemli bir hataya işaret ederek başlayayım. Anadolu’nun genetik kompozisyonunun %15’inin Asya kökenli genlerden geliyor olduğunu ileri sürmek, Anadolu’da yaşayan her bir insanın genlerinin %15’inin Asyalı genlerden oluştuğu anlamına gelmiyor. Özellikle mtDNA veya Y kromozomuna dayanan çalışmalardan bahsediliyorsa, böyle bir şey zaten mümkün değil. Bu genlerin seçilmesinin temel nedeni bölünmüyor olmaları. Dolayısıyla Asya kökenli Y kromozomu ya da daha doğru bir deyişle haplogrubu taşıyan birisi %100 bu haplogruptandır ve başka haplogruptan birisiyle evlenmesi onun oğlunun haplogrubunu değiştirmeyecektir; ama bölünebilen diğer genlerde değişikliklere elbette yol açacaktır. Asya ve Avrupa kökenli ayırımı yaparken ...

Burası ve Ötesi Semineri - Eski Türklerde Cenaze Törenleri ve Öte Dünya İnanışlarına Bakış
Pastoral Göçebelerin Ortaya Çıkışı

Bu ince ayrıntıları bir kenara bırakacak olursak, Türk denen grubun ortaya çıkışı, en azından tarih sahnesine çıkışı, pastoral göçebelikle yakından ilgilidir. Dolayısıyla, Türk denen grubun öte dünya inançları pastoral göçebeliğin sunduğu malzemenin yine bu yaşam tarzının sunduğu tercihler ve bu tercihlerin insan aklının izin verdiği sınırlar içinde farklı biçimlerde yorumlanmasının sunduğu seçenekler doğrultusunda kullanılmasıyla ilgilidir. Peki, ne tür bir malzemeden bahsediyoruz? Bunu yanıtlamak oldukça güç ama ne tür olasılıkların mevcut olduğunu belirtebiliriz. Diğer yandan farklı yaşam tarzlarına ait malzemenin durumu ne olmuştur? Ne şekilde pastoral göçebeliğin sunduğu malzemeyle birleştirilmiştir? Mevcut çalışmalar pastoral göçebeliğin MÖ 1500 yıllarında ortaya çıktığını göstermektedir. En azından genel kanı bu yöndedir. Uzun bir süre pastoral göçebeliğin avcılıktan sonraki evre olduğu, tarımdan önce geldiği düşünülmüşse de, son çalışmalar pastoralizmin tarım toplumların...

Burası ve Ötesi Semineri - Eski Türklerde Cenaze Törenleri ve Öte Dünya İnanışlarına Bakış
Türkler Nereden Geldi?

Resim
Günümüz Türkiye’sinin toplumsal, kültürel ve dinsel geçmişinin bir parçası olarak görebileceğimiz Orta Asya kökenli inançların önemli bir kaynağı geçmiş pastoral göçebe toplumlarına aittir. Fakat Orta Asya kökenliliği pastoral göçebecilikle eş tutmamalıyız. Çünkü aynı Orta Asya inanç dünyasının avcı toplayıcı veya orman topluluklarına dayanan boyutları da vardır. Diğer yandan pastoral göçebe topluluklar tarım topluluklarından da etkilenmiştir. Burada iki türlü bir etkilenme söz konusudur. Bir yandan bazı pastoral topluluklarının kökeni tarım topluluklarıdır. Bu anlamda kökensel bir etkilenme söz konusudur; değerlerini aktarırlar. Diğer yandan tarım evresinden pastoral evreye geçtikten sonra tarım topluluklarından, bunların inançlarından etkilenmeleri söz konusudur. Örneğin, Maniheizm, Budizm, Laoizm ve benzeri etkilenmeler bu sınıftadır. Bir de çok daha sonra ortaya çıkmış Hıristiyanlık ve İslam’dan gelen etkilenmeler vardır. Buna benzer bir durum avcılıkla geçinen orman toplulukların...

Burası ve Ötesi Semineri - Eski Türkler İbaresinin Bir Araştırma Kategorisi Olarak Yetersizliği

Neticede “Eski Türkler” ibaresini temsil ettiği etnik çağrışımdan ayırmamız gerekmektedir. Bu kategori altında incelemek istediğimiz insan grubunu veya grupları etnik bir kategori olarak görmemeli, bu iş için çok daha geçerli bir kategori yaratmalıyız. Eninde sonunda her kategori bir genellemenin ürünü olacaktır. Pastoral Türkler gibi bir kategori icat ettiğimizde de fiziksel olarak var olmayan bir grup yaratmış olacağızdır. Her kategori bir soyutlamadır ve bazı şeyleri tartışabilmek ve inceleyebilmek için belli soyutlamalara gitmemiz gerekmektedir. Bu süreç içinde özelden genele doğru bir gidiş de söz konusudur. O zaman bu durumda en uygun kategori ne olacaktır? Bunu saptamak zor olabilir. Sonuçta bu, araştırmanın hangi yönde gerçekleştirilmek istenmesiyle ilgili bir tercihtir ama en az uygun olan kategoriyi belirleyebiliriz. Bu da, konumuz olan din alanı itibarıyla etnik sınıflandırmadır. Belki ileride etnik dinler ortaya çıkacaktır ama hâlâ böyle bir oluşum gerçekleşmiş değildir. B...

Burası ve Ötesi Semineri - Eski Türklerde Cenaze Törenleri ve Öte Dünya İnanışlarına Bakış
Eski Türkler İbaresinin Düşündürdükleri

Öte dünya veya öbür dünya dediğimizde aklımıza gelen ilk kavramlardan biri ölümdür ve zaten öte dünyadan genellikle kastedilen de ölümden sonra yaşam veya var olmadır. Yani aslında ölmüyoruz, yaşamaya devam ediyoruz; ama başka bir dünyada. En azından böyle bir arzuyu yansıtıyor öteki dünya kavramı. Bu dünyadaki varlığımızın sona erdiğini biliyoruz. Bunu reddetmemiz zor. Herkesin yaşamında gayet sık rastlanan bir deneyim bu. Birileri doğuyor ve birileri ölüyor. İnsan öldüğü andan itibaren ölmemiş olanlarınki gibi var olmayı terk ettiğinden, ölülerin bu dünyayı terk ettiklerini veya onlarla aynı boyutta iletişime geçemediğimizi ister istemez kabul ediyoruz. Her ne kadar ölülerle iletişimin sona ermediği kabulü epey yaygınsa da, neticede bu iletişimin kolay olmadığını, günlük uğraşlarımızda karşılaştığımız diğer insanlarla iletişime geçmekten zor olduğunu, farklı işlemler gerektirdiğini kabul ediyoruz. Yani varlığımızın sona ermesi anlamında ölmeyi kabul etmesek bile, en azından bir sını...

Uzakdoğu Semineri - IV: Tarih, Etnik Gruplar, Türkler

Geçen hafta Köktürkleri tartıştıktan sonra genlerle iz sürmeyle bitirmiştik. http://tarihdeniz.blogspot.com/2007/02/uzakdoudan-ortadouya-bilgelik-kltr-iia.html Bu hafta çok daha eskiye gideceğiz. Köktürkler çok yeni bir topluluk sayılır. Tarih sahnesine günümüzden 1500 yıl önce çıkmışlardır. Elbette meseleyi diğer Türkçe konuşan gruplar olarak ele aldığımızda, Çin kaynakları Hsiung-nu dönemine kadar gidebileceğimizi gösteriyor. Burada Hunlarla aynı topluluk olduğu düşünülen Hsiung-nu’ların Türk olduklarını iddia etmiyorum. Bu hâlâ kesin olarak çözülmemiş bir konu ama Hsiung-nu’ların kuzeyde Türk oldukları bugün kabul edilen bazı topluluklarla savaştıklarını gösteren kayıtlar bulunmaktadır. Hsiung-nu’lar bizi MÖ 400’lere götürür. Bir karşılaştırma yapacak olursak, Ege Denizi’nde Yunanlılar veya Helenler vardır. Romalılar yavaştan harekete geçmiştir. Bu bizim için antikçağ. Bu günümüzden yaklaşık 2500 yıl öncesidir. Bir de 50.000 yıl geriye gitmeyi düşünelim. Tarih çalışmaların...