Tekrar Genler ve Türklük
Bloga gelen son yorumlardan anladığım kadarıyla genler konusu hâlâ kafa karıştırmaya devam ediyor. Sanırım bunun en önemli nedeni, genlerin etnik gruplar şeklinde düşünülüyor olması ya da her bir etnik gruba karşılık gelen genlerin olduğunun kabul edilmesi.
İlk önce önemli bir hataya işaret ederek başlayayım. Anadolu’nun genetik kompozisyonunun %15’inin Asya kökenli genlerden geliyor olduğunu ileri sürmek, Anadolu’da yaşayan her bir insanın genlerinin %15’inin Asyalı genlerden oluştuğu anlamına gelmiyor. Özellikle mtDNA veya Y kromozomuna dayanan çalışmalardan bahsediliyorsa, böyle bir şey zaten mümkün değil. Bu genlerin seçilmesinin temel nedeni bölünmüyor olmaları. Dolayısıyla Asya kökenli Y kromozomu ya da daha doğru bir deyişle haplogrubu taşıyan birisi %100 bu haplogruptandır ve başka haplogruptan birisiyle evlenmesi onun oğlunun haplogrubunu değiştirmeyecektir; ama bölünebilen diğer genlerde değişikliklere elbette yol açacaktır.
Asya ve Avrupa kökenli ayırımı yaparken Ortadoğu esas alınıyor. İnsanların yayılması sırasında bir veya birkaç kol Ortadoğu’nun ve Doğu Afrika’nın doğusuna ve yine bir veya birkaç kol da Ortadoğu’nun batısına gittiğinden (ikinci durumda Orta Asya’dan batıya gidip oradan gerisin geri Anadolu’ya gelenler de olabilir), böyle bir terminoloji kullanılıyor. Ama bu terminolojinin içinde etnik gruplar yok. Defalarca söylediğim gibi, etnik gruplar kültürel icatlar, kurgular. Bunları herhangi bir haplogruba karşılık getirmek epey zor. Bir etnik grup birçok haplogrup içerebilir. Ama birçok haplogrup içerebileceği için, bu haplogrupları Türk haplogrupları ilan etmek de bir o kadar saçma.
Dolayısıyla bu Türk geni, şu bilmem ne geni demenin pek bir anlamı yok. Ancak göç yolları üzerine bir tartışma yürütülebilir. Yani herhangi bir bölgeden gelmiş olanların oranından bahsedilebilir. Orta Asya’dan derken yapılmaya çalışılan da bu. Bu gelenlerin arasında etnik gruplar nasıl dağılmıştı, hangi diller konuşuluyordu, hangi dinler baskındı gibi soruları haplogrup dağılımlarına bakarak belirlemek mümkün değil. Bugün Türkiye’de yaşayanların çok büyük bir kısmı kendilerini Türk, bundan daha büyük bir kısmı da Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak adlandırıyor ama çok daha ufak kısmı Orta Asya kökenli haplogruplardan geliyor. Yani haplogruplarla seçilen etnik kimlikler arasında bir bağlantı olması gerekmiyor. Aynı haplogrupları taşıyan farklı etnik gruplar olabilir.
Genetik karşılaştırmalarda yapılmaya çalışılan, en azından benim yapmaya çalıştığım, Türkiye’nin komşularıyla olan genetik yakınlık derecesini görmekti. Bu açıdan bakıldığında Türkiye en çok komşularına yakın. Bunların bir kademe dışındakilere daha az yakın ve bu böyle gidiyor. Bu şu anlama geliyor. Türkiye’nin genetik kompozisyonu ile komşularınınki birbirine çok benziyor. Yani bu toplulukların ortak genetik kökenleri var. Ama kendilerini bugün çok farklı tanımlıyorlar. Hatta birbirlerine düşman olduklarını bile söyleyebiliriz. Bu düşmanlıklar tamamen farklı kaynaklardan besleniyor; genetik yakınlıklarla ilgisi yok. Üstelik birbirlerine çok yakın olduklarının bilgisinin bu düşmanlıklar üzerinde önemli bir etkide bulunmadığını da söylemek mümkün. Yine de son kertede Türkiye’de yaşayan insanların genetik açıdan komşularına, örneğin Orta Asya’daki “soydaşlarından” daha yakın olduğunu söylemek mümkün.
Özetleyecek olursak, birileri Kongolularla aynı haplogrubu taşıyabilir ama bu, o kişinin kendisini Türk olarak adlandırmasını engellemeyecektir. Tabii siyahi olması maalesef kabul edilmesini engelleyecektir. Ama beyaz bir Filipinli rahatlıkla kendisini Türk olarak görebilir; genlerin bir insanın kendisini Türk olarak görmesiyle bir ilgisi yoktur. O yüzden de çok farklı haplogruplardan gelen insanlar kendilerini Türk görmektedir. Birileri kendilerine ilk defa Türk demiş kişilerin haplogrubuna ulaşmadığı sürece, “Türk” haplogrubunun ne olduğunu bilemeyeceğiz. Ama Türklük ya da Türk olma biçimleri tarih boyunca çeşitli değişiklikler gösterdiğinden, böyle bir haplogruba ulaşmanın da bir anlamı olmayacaktır. Üstelik bu aynı haplogruptan gelen başka dallar da Türklükle ilgisi olmayan çok farklı yönlere gitmiş olabilir. Ve daha da ilginci bu aynı haplogrubun öncesinde, yani birkaç on bin yıl öncesinde de, Türklükten eser olmayabilir. Bugün en fazla Türkiye’de yaşayan insanların haplogruplarından bahsedebiliriz ve bunların kökenleri de, Anadolu da dahil olmak üzere dünyanın çeşitli yerleridir.
Yorumlar
Yorum Gönder