Kayıtlar

Kültürel Evrim etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Kültür ve Yenilik: Kültürel Ayırımcılık ve Milliyetçilik - Ne Kadar Farklılar?

Resim
Bu topraklara “dışarı”dan gelen “yabancı” katkılara daha geniş bir çerçeveden bakınca, modern çağla birlikte milliyetçilik gibi, bugün olumlu kabul edilen birçok başka akım, faaliyet ve unsurun da geldiği, bu topraklara girdiği görülüyor. Durum böyle olunca, seçici bir yabancılık suçlaması sorun çıkartıyor. Son yıllarda etnisite kavramının yerini kültür almaya başladı. Etnik olmak istemeyenler kültürcü ya da yerel kültürcü oluyor ama bu hamleyle milliyetçilikten uzaklaşmış olmuyorlar. Aynı yabancı düşmanlığına, aynı “bu bize ait değil” yaklaşımına yerelcilerin, yerel kültürcülerin arasında da rastlanıyor. Nedir kültürün karşıtı, ya da kültürün doğasına aykırı olan? Yenilik. Hem bir öğrenme süreci hem de çevreyi, yaşamı, etkileşimleri anlama ve anlamlandırma aracı olarak kültür pek yenilikçi değildir. Sürekli yeniliğin, yani değişimin olduğu yerde kültürün bu iki unsuru da olamaz. Ama yenilik yine de olmak zorundadır. Çünkü dünya değişir, yaşam değişir, dolayısıyla kültürün de ...

Burası ve Ötesi Semineri: Orta Asya'da Erken Göçebelik Döneminde Dinsellik
Dişilden Erile Geçiş

Altay bölgesinde ilk Türk toplulukları ortaya çıkana kadar geçen süreç kabaca belli bir simgesel dünyadan başka bir simgesel dünyaya geçiş sürecidir. Her ne kadar genel eğilim bu bölgeye ait toplulukların dinsel dünyalarını Şamanlıkla ilişkilendirmek, hatta bir şaman dini icat etme yönündeyse de, bundan daha karmaşık bir durum söz konusudur. Her şeyden önce Şamanlığın ne zaman ilk kez belirdiği hâlâ yanıtlanamamış bir sorudur. Şamanlıkla ilişkilendirilen birçok unsur Erken Göçebelik döneminde gözükse de, bir Şamanlık kurumu veya pratiği bu dönemde gözükmemektedir. Şamanlıkla ilgili ilk kanıtlar Türk Kağanlığı döneminde belirmeye başlamaktadır ki burada durum çok net değildir. Bu Şamanlığın daha önce var olmadığını göstermese de, en azından çok farklı biçimde var olmuş olduğu ihtimaline işaret edebilmektedir. Fakat bu konuya daha fazla girmeden önce, başka ayrıntıları konuşmamız gerekiyor. Erken göçebelik döneminde simgesel sistemin önemli özelliklerinden biri tüm sisteme hâkim d...

Burası ve Ötesi Semineri - Farklı Öte Dünyalar ve Altaylar

Resim
Avrasya bölgesi çeşitli dinselliklerin var olduğu bir bölgedir. Daha önce belirttiğimiz gibi, bu bölgeyi tek bir dinsellikle açıklamaya çalışmamalıyız. Her ne kadar daha önce de belirttiğimiz gibi göçebe hayvancıların dünyasını anlamaya çalışacaksak da (Türk ve Moğol sözcükleri genellikle bu tip yaşam biçimini çağrıştırır), bir yandan avcıların diğer yandan da tarımcıların dünyalarını da hesaba katmamız gerekmektedir. Hint-İran kavimlerinin tarım kökenli bir dünyadan geldiklerini, en azından böyle bir dünyadan etkilendiklerini biliyoruz. Diğer yandan tarımcı Çin var. Türk, Moğol ve bu bölgenin nispeten daha eski olan topluluklarıysa bu iki grup arasındalar. Daha güneydeyse Hint ve İran etkileri mevcuttur. Türkler veya Türkçe konuşan gruplar nispeten daha göç bir dönemde ortaya çıkmış olduklarından onların tüm bu etkilere maruz kaldıklarını düşünmemiz gerekiyor. Diğer yandansa içlerinde avcılıktan gelen bir simgesel dünya barındırdıklarından, en azından kara budun, yani elit olmayan un...

Uzakdoğu Semineri - XV (Sonuncu): Batı ve Doğu Arasında Düşünme Biçimi Farklılıkları
Batı'nın Nesnesi Doğu'nun Bağlamı

Batılılarla Doğulular arasında bir başka temel farklılık da nesne madde/öz ayırımıdır. Antikçağ Yunanında dünya birbirinden farklı nesnelere veya atomlar biçiminde görülürken, antikçağ Çininde geçerli olan bakış açısı, sürekli, yani kesintisiz madde veya özlerdir. Aynı farklılığın modern Çinliler ve Batılılar arasında da mevcut olduğu görülmüştür. Örneğin Amerikan ve Japon çocukları arasında yapılan bir araştırmada, şekli aynı ama maddesi farklı cisimler ile şekli farklı ama aynı maddeden cisimler sunulduğunda, Amerikalılar benzer şekillerdeki Japonlarsa benzer maddelerden olan cisimleri ilişkilendirmiştir. Batılılar atomsal bir dünya görürken, Doğulular daha organizma biçiminde bir dünya algılamaktadır. İş adamları üzerine yapılan bir araştırmada bir yanda çeşitli işlevlerden ve görevlerden oluşan şirket tasarımı, diğer yanda da grup halinde çalışan ve iç içe geçmiş ilişkilerden ibaret şirket tasarımı sunulduğunda, Amerikalıların %75’nin, Kanadalıların, Avustralyalıların, İngilizleri...

Burası ve Ötesi Semineri: Farklı Yaşam Biçimleri Farklı Dini Yapılar

Burada bizi ilgilendiren iki önemli nokta var. Birincisi, belli bölgeler ve yaşam biçimleri insanların bazı sinyallere daha çok maruz kalmasına olanak sağlar. Dolayısıyla ilk başta bahsetmiş olduğum ayrım ortaya çıkar. İkinci olarak da, sinyallerin miktarının artması, karmaşıklaşması veya içeriğinin değişmesi, bunlara verilen tepkinin de aynı şekilde karmaşıklaşmasını ve yeniden düzenlenmesini getirir. Fakat burada evrimci bir sistem düşünmemiz gerekmiyor. Yani söylemek istediğim şey avcı-toplayıcı gruplardan pastoral gruplara geçişin doğal olarak daha karmaşık ve kimisine göre daha “gelişmiş” bir din anlayışına yol açması değil. Karmaşıklık daha ziyade söz konusu yaşam biçiminin o sırada karşılaştırılan topluluğun içerdiği insan sayısıyla bağlantılı olarak ortaya çıkardığı iletişimin içeriksel anlamda ne kadar sinyali gerekçelendirmesiyle ilgili bir durum olarak görülmelidir. Ancak böyle bir analizin sonunda karmaşıklık düzeyi açısından bakıldığında minimumdan maksimuma giden b...

Uzakdoğu Semineri - XV: Batı ve Doğu Arasında Düşünme Biçimi Farklılıkları
Batının bireyselliği Doğunun Grupçuluğu

Batılıların, özellikle de Amerikalıların büyük kısmı için insanın şu özellikleri evrenseldir: — Her insan farklıdır veya farklı olmaya çalışır. — İnsanlar kendi davranışlarını kontrol eder ve bu tür ortamlarda kendilerini daha rahat hissederler. — İnsanlar kişisel amaçlar peşindedir, ilişkilerin veya grup üyeliklerinin bazen engelleyici olduklarına inanırlar. — İnsanlar kendilerini iyi hissetmeye çalışırlar; olumlu özellikleri olduğunu bilmek onların kendilerini iyi hissetmeleri için gereklidir. — İnsanlar ilişkilerde eşitliği tercih eder ama hiyerarşik ilişkiler söz konusuysa, üst konumda olmaya çalışırlar. — İnsanlar herkes için aynı kuralların geçerli olması gerektiğine inanır. Bu tür insanlardan milyonlarca vardır ama bunların büyük kısmının yeri Batı ve özellikle de kuzey Avrupa ve Kuzey Amerika’dır. Dünyanın diğer bölgelerinde yaşayan insanların, özellikle de Doğu Asya’dakilerin sosyal-psikolojik özellikleri farklılıklar gösterir. Örneğin 1960’lara kadar geçerli ...

Uzakdoğu Semineri - XV: Batı ve Doğu Arasında Düşünme Biçimi Farklılıkları
Karşılaştırma

Doğuyla Batıyı karşılaştırmayı geçmişe götürdüğümüzde, ilk olarak dikkat etmemiz gereken nokta bu karşılaştırmanın o dönemden kalan kaynaklardan yararlanılarak yapıldığıdır. Bu da daha çok okumuş kesimi, yani aydınları karşılaştırdığımız anlamına gelmektedir. Okumamış kesim hakkındaki bilgimiz ya çok sınırlıdır ya da yoktur. Dolayısıyla bu dönemle ilgili karşılaştırmaların o dönemde yaşamış tüm kesimleri kapsadığını düşünmemeliyiz. Özellikle antikçağ Yunanı Batı’nın çok ufak bir kesimini temsil etmiş olabilir. Bu ihtarı dikkate alarak, antikçağ Yunanıyla Çinini karşılaştırdığımızda ilk dikkatimizi çeken nokta fail (özne) / uyum ayrışmasıdır. Yunanlılarda bireysel faillik duygusunun çok gelişmiş olduğu biliniyor. Bireysel kimlik anlayışıyla birlikte gelmiş bu Yunan faillik duygusu tartışma geleneğini de harekete geçirmiştir. Bireyselciliği veya bireyciliği Yunanlıların mı, yoksa Yahudilerin mi keşfettiği tartışmaya açık olsa da, Yunanlıların kendilerini eşsiz, benzersiz bireyler ol...

Uzakdoğu Semineri - XV: Batı ve Doğu Arasında Düşünme Biçimi Farklılıkları
Nesne Kültürü ve Bağlam Kültürü

Diller arasındaki yapısal farklılıkların düşünce süreçlerinde farklılıklara yol açabileceğini veya açtığını söyleyebiliriz miyiz? Bazı araştırmacılar olabileceğini düşünüyor. Farklı dil yapılarının farklı düşünme biçimlerini dayatabileceklerini iddia ediyorlar. Örneğin Çincenin bağlamsal karakterinin bu dili konuşan üzerinde farklı şekilde düşünmeyi dayattığını söyleyebilir miyiz? Ya da Çinliler böyle düşündüklerinden ötürü mü böyle konuşuyorlar? Veya Çin yazısının görselliği veya işaretlerin biçimsel şekilde algılanmasını özendiriyor olması, bu yazıyı kullananları bu alanda diğerlerinden daha üstün kılabilir mi? Ya da Çinliler böyle bir özellikleri olduğundan mı böyle bir yazı türü yaratmışlar? Bu tartışmada Çin (Doğu) ile Batının farklı düşündüklerini gösteren bir çalışma üzerinde yoğunlaşacağız. Bu çalışma farklı insan türleri argümanını getirmiyor. Şu ana kadar aksi gösterilmediğinden, Çinlilerle Batılıların veya diğerlerinin aynı türden geldiklerini kabul ediyor. Farklı tür...

Uzakdoğu Semineri - XIII: Kültür ve Kültürel Süreklilik

Gruplar arası ilişkilerden konuşurken kültür kavramını kullanmamak olanaksız. Her ne kadar kültür kavramının bugünkü yaygın kullanıma ulaşması çok daha farklı bir sürece ve sözcüğün etimolojik geçmişi bizim burada bu kelimeyi kullanacağımız anlamdan daha farklı bir anlam ve zihniyete işaret ediyorsa da, yine de aynı sözcüğü kullanmaya devam edeceğiz. İnsanların gruplar halinde var olmak zorunda olduklarını ve ayrıca bunu çok uzun bir süre küçük gruplar biçiminde yürüttüklerini daha önce belirttik. Şu anda üzerinde durmak istediğim konu kültür ve kültürel süreklilikler. Kültür kavramının sayısız tanımı bulunmaktadır. Bir yaşam tarzı olarak kültür kavramından bahsettiğimizde söz konusu olan, insanların hem yaşamları hem de genelde insan yaşamının önem ve anlamı üzerine oluşturduğu inanç ve görüşler ve bu doğrultuda bireysel ve kolektif yaşamlarını yönlendiren, yapılandıran ve düzenleyen pratikler ve bunların ortaya çıkardığı ilişkilerden ibaret bir bütün, bir sistemdir. Başka bir ...

İletişim Aracı Olarak Medeniyet

Not: Bir önceki yazı dizisiyle karşılaştırıldığında, bu yazının bazı kısımları tekrar olabilir. Neredeyse tüm dünya tarihleri aslında medeniyet tarihleridir. Her ne kadar bir kısmı insanın evrimiyle başlasa ve palaeolitik ve mezolitik dönemlerin avcı-toplayıcı topluluklarından bahsetse de, aktarılmaya çalışılan geçmişin çok büyük kısmı medeni dünyanın, yani medeniyetlerin geçmişidir. Tek önemli istisna genellikle barbarlar olarak adlandırılan pastoral göçebelerdir ama burada aktarılan da, daha çok medeniyetlere kenetlenerek oluşturdukları imparatorlukların geçmişidir. Yine de medeniyetlerin dışında yaşam tarzlarına işaret ettiklerinden önemli bir istisnadırlar. Fakat insanlığın yakın geçmişinin sadece medeniyetler tarafından paylaşılmadığının, her geçmişin bir medeniyet geçmişi olmadığının farkına varılması doğal olarak bu yaşam tarzının ne olduğu, nasıl tanımlanması gerektiği sorusunu getirmektedir. Sözcüğün kökenine baktığımızda kentle ilişkilendirildiğini görürüz. Batı A...