Kayıtlar

Köktürkler etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Orta Asya Göçü, Hint-Avrupalılaşmak, Türkleşmek, Türkleşmiş Ermeniler ve Rumlar, Türk Kültür ve Dilini Benimsetmek

Bugün bundan birkaç hafta önce yorumlardan birinde Adsız'ın veya Adıszlardan birinin yönelttiği sorulara kısaca değineceğim. Bir parça tekrar olabilir. Çünkü sanırım bir kısmını daha önce farklı yerlerde yanıtladım. Sayın Timuçin Binder,belki konunuzla alakalı değil;ama şunu çok merak ediyorum.Orta Asya'dan buralara gelen insanların genetik verilere göre çok az sayıda olduklarını söylüyorsunuz.Mesela Oğuz(Türkmen) boylarının çok azı Asya'dan buralara gelmişler diyelim.Nasıl oluyorda,azınlıkta olan etnik Türkler,batının tabiriyle -bu çoban sürüsü-kendilerinden çok sayıdaki yerli halklara Türk dilini ve kültürünü vermiş olabilir?Üstelik kimileri Eski Türkler'in Mongoloid ırktan,çekik gözlü Moğol tipinde insanlar olduğunu iddia ediyor.Niye hristiyan yerliler kendilerinden tamamen farklı olan küçük bir kitlenin ana dili olan Türkçe'yi benimsesinler,varsayalım azınlıkta olan bir kitlenin dili ve kültürü nasıl bu kadar yayılabiliyor? Sanırım ilk önce bazı varsayım...

Uzakdoğu Semineri - IV: Tarih, Etnik Gruplar, Türkler

Geçen hafta Köktürkleri tartıştıktan sonra genlerle iz sürmeyle bitirmiştik. http://tarihdeniz.blogspot.com/2007/02/uzakdoudan-ortadouya-bilgelik-kltr-iia.html Bu hafta çok daha eskiye gideceğiz. Köktürkler çok yeni bir topluluk sayılır. Tarih sahnesine günümüzden 1500 yıl önce çıkmışlardır. Elbette meseleyi diğer Türkçe konuşan gruplar olarak ele aldığımızda, Çin kaynakları Hsiung-nu dönemine kadar gidebileceğimizi gösteriyor. Burada Hunlarla aynı topluluk olduğu düşünülen Hsiung-nu’ların Türk olduklarını iddia etmiyorum. Bu hâlâ kesin olarak çözülmemiş bir konu ama Hsiung-nu’ların kuzeyde Türk oldukları bugün kabul edilen bazı topluluklarla savaştıklarını gösteren kayıtlar bulunmaktadır. Hsiung-nu’lar bizi MÖ 400’lere götürür. Bir karşılaştırma yapacak olursak, Ege Denizi’nde Yunanlılar veya Helenler vardır. Romalılar yavaştan harekete geçmiştir. Bu bizim için antikçağ. Bu günümüzden yaklaşık 2500 yıl öncesidir. Bir de 50.000 yıl geriye gitmeyi düşünelim. Tarih çalışmaların...

Ortaçağda Avrasya Bozkırları III - Orta Asya Bozkır İmparatorlukları II

Resim
Türk Kağanlığı (Gelişmiş Göçebe Pastoraller MÖ 7.yy) *Hunlar 4.yy ait olmalarına rağmen bu haritaya dahil edilmiştir. Her ne kadar Avrasya bozkırlarındaki gelişme, sonrakinin öncekinden daha üst düzeyde bir evreyi temsil ettiği bir çizgi biçiminde olmamışsa da (ki çoğu zaman kopukluklar ve geriye gidişler olmuştur), sanki daha üst bir evreyi temsil eden farklı münferit yönelişler veya oluşumlar tespit etmek mümkündür. Örneğin, ilk büyük bozkır imparatorluğu olduğunu belirttiğimiz Hsing-nu konfederasyonu yukarıda vermiş olduğumuz bozkır devlet tipolojisinde birinci tipi temsil eden bir haraç imparatorluğudur. Hatta Avrasya bozkırları tarihine baktığımızda, büyük kısmı Hsiung’nu’ların kontrolünde geçmiş olan MÖ 209 ile MS 552 arasındaki ilk evre “haraç imparatorlukları” dönemi [1] biçiminde tanımlanmıştır. (Hsiung-Nu’lar varlıklarını MS 3. yüzyıla kadar sürdürmüştür.) MS 551’de tarih sahnesine çıkmış Türk Konfederasyonu’ysa aynı devletleşme tipolojisinde ikinci tipe karşılık gelen ...

Ortaçağda Avrasya Bozkırları III - Orta Asya Bozkır İmparatorlukları

Göçebe pastoralciliğin ortaya çıkışı MÖ 2. binyıldır ama bu yaşam tarzının olgunlaşması belli bir sürenin geçmesini gerektirmiştir. Bu süreci, taşıdıkları farklılıklardan ötürü ikiye ayırmak mümkündür. İlk evre daha çok İran gruplarının görüldüğü erken göçebeliktir. İkinci evreyse göçebe pastoralciliğinin tüm çizgilerini yansıttığı, bu yaşam tarzının tam anlamıyla olgunlaştığı ve daha çok Altay gruplarının egemen olduğu dönemdir. Her ne kadar Hsiung-nu veya Hun gibi diğer Altay grupları çok daha erken bir tarihte, neredeyse bin yıl önce belirmişse de, Türklerin Türk adı altında tarih sahnesine çıkışı MS 500’lü yıllar, kesin bir tarih vereceksek 552’dir. MÖ 1. binyılda göçebe ve yerleşik kültürlerin birleşmesinin ürünü ilk Bozkır İmparatorlukları görülür. İlk gruplar İskitler, Sakalar, Kimerler, Sarmatyalılar, Yüeçiler gibi Hint-Avrupa topluluklarıdır. Altay gruplarından kabul edilen Hsiung-nu (Xiong-nu [okunuşu Şyungyu] veya Hun) topluluğuysa MÖ 2. yüzyılda ilk büyük bozkır konfederas...

Ortaçağda Avrasya Bozkırları II - “Eski Türkler” Yaklaşımı

Ortaçağın pastoral göçebesi Türkleri anlamak için ilk önce modern Türk tarihçiliğinin öneli kurgularından “Eski Türkler” üzerinde durmak gerekmektedir. Aslında Eski Türkler denilen bir grup var olmamıştır. Bu bizim geçmişe bakışımızın yarattığı bir kategoridir. Araştırma sürecinde çeşitli kategoriler yaratılır. Etnik grup yaklaşımının ürünü “Eski Türkler” söylemi bunlardan sadece biridir. Daha farklı bir yaklaşım benimseyerek kendimizi sadece bu dönemin Türkler, Dokuz Oğuzlar vb boy kimlikleriyle ya da daha alt düzeydeki grup kimlikleriyle sınırlayabiliriz. “Eski Türkler” yaklaşımı modern bir yaklaşımdır. Günümüzün modern kimliklerine köken bulma çabalarının bir ürünüdür. Sadece Türk modern kimliğine özgü olmayan bu çabaların özünde, geçmişten bugüne değişmeden gelen etnik, kültürel veya ırksal özlerin var olduğu varsayımı vardır. Bu şekilde yaklaşıldığında “Eski Türkler” bugün var olan modern Türk kimliğinin geçmişidir. Bu geçmişin tam olarak nerede sona erdiği çoğu kez belirsizdir...

Türk Bodunundan Türk Etnisitesine

Resim
Günümüz Türk Kavramının Köktürk Dünyasının Türk Kavramıyla İlişkisi Kaldığım yerden devam edecek olursam, dediğim gibi ben modern Türk etnik kimliğinin kökeninin yine modern çağdaki grup değişim süreçlerinde aranması gerektiğini düşünüyorum. Grup değişim süreçlerinden kastım, grupların evrimi (yani birleşerek daha büyük gruplar yaratmaları veya bölünerek daha küçük gruplara dönüşmeleri) ve yaşadıkları bu evrimi anlamlandırmak ve gerekçelendirmek için ürettikleri kimlikler ve anlatılar. Ama etnisite fenomeninin ve etnik kimlik modelinin ilk defa modern çağda ortaya çıktığını iddia etmiyorum. Böyle bir model çok erken dönemlerden, örneğin Demir Çağından itibaren, görülmeye başlıyor. Bununla beraber modelin kendisinin de önemli değişiklikler geçirmiş olabileceği ihtimalini, Demir Çağında ve Antik Çağda kullanılmış etnik kimlik modelinin bugün kullandığımız etnik kimlik modelinden epey farklı olabileceği ihtimalini de dikkate almak gerekiyor. Modern etnik kimlik modeli kan bağı şemasın...

Uzakdoğu'dan Ortadoğu'ya Bilgelik Kültürü IIa

Orhun Yazıtlarını Farklı Bir Şekilde Okumak Orhun Yazıtları nedir sorusu yöneltildiğinde karşılaşacağımız yanıtlar içeriksel değil, belli bir simgenin verilmesiyle ilgilidir. Bu yanıtların neredeyse hepsinin ortak noktası Orhun Yazıtları’nın kendisini sorgulamamak, bu yazıtlara sadece bir simge olarak yaklaşmaktır. Orhun Yazıtları Türk tarihinin başlangıcıdır, Türklerin tarih sahnesine çıkışıdır; bunu simgeler. Bunu yaparken bir kurgu oluşturulur ve bu kurgu hiçbir şekilde neden Orhun Yazıtları’nın bir başlangıç olarak alınması gerektiğini açıklamaz. Üstelik bir başlangıç olamayacağı yazıtların kendisinden anlaşılır. Dolayısıyla burada çok farklı bir süreç söz konusudur. Orhun Yazıtları’nın bir başlangıcı veya bu başlangıcın en önemli dönüm noktasını temsil etmesi aslında daha çok Türkiye Cumhuriyeti’nin başlangıcıyla ilişkilidir. Orhun Yazıtları’nı bir başlangıç olarak oluşturan, yeniden üreten ve belli bir şekilde okuyan, bu okumayı hegemonik bir unsura dönüştüren Türkiye Cumhur...