Kayıtlar

Pastoralizm etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Burası ve Ötesi Semineri: Orta Asya'da Erken Göçebelik Döneminde Dinsellik
Dişilden Erile Geçiş

Altay bölgesinde ilk Türk toplulukları ortaya çıkana kadar geçen süreç kabaca belli bir simgesel dünyadan başka bir simgesel dünyaya geçiş sürecidir. Her ne kadar genel eğilim bu bölgeye ait toplulukların dinsel dünyalarını Şamanlıkla ilişkilendirmek, hatta bir şaman dini icat etme yönündeyse de, bundan daha karmaşık bir durum söz konusudur. Her şeyden önce Şamanlığın ne zaman ilk kez belirdiği hâlâ yanıtlanamamış bir sorudur. Şamanlıkla ilişkilendirilen birçok unsur Erken Göçebelik döneminde gözükse de, bir Şamanlık kurumu veya pratiği bu dönemde gözükmemektedir. Şamanlıkla ilgili ilk kanıtlar Türk Kağanlığı döneminde belirmeye başlamaktadır ki burada durum çok net değildir. Bu Şamanlığın daha önce var olmadığını göstermese de, en azından çok farklı biçimde var olmuş olduğu ihtimaline işaret edebilmektedir. Fakat bu konuya daha fazla girmeden önce, başka ayrıntıları konuşmamız gerekiyor. Erken göçebelik döneminde simgesel sistemin önemli özelliklerinden biri tüm sisteme hâkim d...

Burası ve Ötesi Semineri - Farklı Öte Dünyalar ve Altaylar

Resim
Avrasya bölgesi çeşitli dinselliklerin var olduğu bir bölgedir. Daha önce belirttiğimiz gibi, bu bölgeyi tek bir dinsellikle açıklamaya çalışmamalıyız. Her ne kadar daha önce de belirttiğimiz gibi göçebe hayvancıların dünyasını anlamaya çalışacaksak da (Türk ve Moğol sözcükleri genellikle bu tip yaşam biçimini çağrıştırır), bir yandan avcıların diğer yandan da tarımcıların dünyalarını da hesaba katmamız gerekmektedir. Hint-İran kavimlerinin tarım kökenli bir dünyadan geldiklerini, en azından böyle bir dünyadan etkilendiklerini biliyoruz. Diğer yandan tarımcı Çin var. Türk, Moğol ve bu bölgenin nispeten daha eski olan topluluklarıysa bu iki grup arasındalar. Daha güneydeyse Hint ve İran etkileri mevcuttur. Türkler veya Türkçe konuşan gruplar nispeten daha göç bir dönemde ortaya çıkmış olduklarından onların tüm bu etkilere maruz kaldıklarını düşünmemiz gerekiyor. Diğer yandansa içlerinde avcılıktan gelen bir simgesel dünya barındırdıklarından, en azından kara budun, yani elit olmayan un...

Burası ve Ötesi Semineri: Farklı Yaşam Biçimleri Farklı Dini Yapılar

Burada bizi ilgilendiren iki önemli nokta var. Birincisi, belli bölgeler ve yaşam biçimleri insanların bazı sinyallere daha çok maruz kalmasına olanak sağlar. Dolayısıyla ilk başta bahsetmiş olduğum ayrım ortaya çıkar. İkinci olarak da, sinyallerin miktarının artması, karmaşıklaşması veya içeriğinin değişmesi, bunlara verilen tepkinin de aynı şekilde karmaşıklaşmasını ve yeniden düzenlenmesini getirir. Fakat burada evrimci bir sistem düşünmemiz gerekmiyor. Yani söylemek istediğim şey avcı-toplayıcı gruplardan pastoral gruplara geçişin doğal olarak daha karmaşık ve kimisine göre daha “gelişmiş” bir din anlayışına yol açması değil. Karmaşıklık daha ziyade söz konusu yaşam biçiminin o sırada karşılaştırılan topluluğun içerdiği insan sayısıyla bağlantılı olarak ortaya çıkardığı iletişimin içeriksel anlamda ne kadar sinyali gerekçelendirmesiyle ilgili bir durum olarak görülmelidir. Ancak böyle bir analizin sonunda karmaşıklık düzeyi açısından bakıldığında minimumdan maksimuma giden b...

Burası ve Ötesi Semineri - Eski Türklerde Cenaze Törenleri ve Öte Dünya İnanışlarına Bakış
Din ve İletişim

Resim
Geçen haftaki girişin sonuçlarından biri (en azından kendi açımdan baktığımda) Eski Türklerde Öte Dünya İnançları konusunu incelemenin en sağlıklı yolunun, bu çabayı pastoral göçebeliğin öte dünya inançları şeklinde görecek şekilde dönüştürülmesinden geçtiğini kavramak oldu. Çok kısa şekilde özetlemek gerekirse, Avrasya bozkırları ve burada var olmuş pastoral göçebelik hiçbir zaman “Eski Türklerin dini veya öte dünya inançları” örneğinde gördüğümüz gibi etnik grupların kendilerine özgü dinlerle karşımıza çıkmalarını sağlayacak kadar karmaşık bir dünya yaratmamıştır. Farklı sözcükler görülse de, her etnik grup kendi farklı kavramlarını yaratmamıştır. Tarım toplumlarında bile zor gözlemlenen bu davranışı, Avrasya bozkırlarında beklemek kanımca mümkün değildir. Belki Kuzey Afrika pastoral toplumlarıyla Avrasya bozkırlarının pastoral toplumları arasında bazı farklılıklar bekleyebiliriz ama bu yaklaşım da bizi etnik değil, bölgesel bir ayrıma götürmelidir. Bir bölgenin kendi içinde ortaya ç...

Burası ve Ötesi Semineri - Eski Türklerde Cenaze Törenleri ve Öte Dünya İnanışlarına Bakış
Pastoral Göçebelerin Ortaya Çıkışı

Bu ince ayrıntıları bir kenara bırakacak olursak, Türk denen grubun ortaya çıkışı, en azından tarih sahnesine çıkışı, pastoral göçebelikle yakından ilgilidir. Dolayısıyla, Türk denen grubun öte dünya inançları pastoral göçebeliğin sunduğu malzemenin yine bu yaşam tarzının sunduğu tercihler ve bu tercihlerin insan aklının izin verdiği sınırlar içinde farklı biçimlerde yorumlanmasının sunduğu seçenekler doğrultusunda kullanılmasıyla ilgilidir. Peki, ne tür bir malzemeden bahsediyoruz? Bunu yanıtlamak oldukça güç ama ne tür olasılıkların mevcut olduğunu belirtebiliriz. Diğer yandan farklı yaşam tarzlarına ait malzemenin durumu ne olmuştur? Ne şekilde pastoral göçebeliğin sunduğu malzemeyle birleştirilmiştir? Mevcut çalışmalar pastoral göçebeliğin MÖ 1500 yıllarında ortaya çıktığını göstermektedir. En azından genel kanı bu yöndedir. Uzun bir süre pastoral göçebeliğin avcılıktan sonraki evre olduğu, tarımdan önce geldiği düşünülmüşse de, son çalışmalar pastoralizmin tarım toplumların...

Uzakdoğu Semineri - XI: Avrasya Göçebelerine İlişkin Önyargılarımız - Göçebe Devleti

Muhtemelen daha sonra geri gelmek üzere, göçebe devleti üzerine ufak bir not: Savaşçılığa benzer bir diğer konuda devlettir. Bozkır göçebelerinin devlet oluşturma kapasitelerinin olup olmadığı çok uzun süredir araştırmacıları meşgul eden bir konu olmuştur. Bazı araştırmacılar bir göçebe devleti olgusundan bahsetmektedirler ama bunu göçebe devleti olarak adlandırmaları bile aslında değişik bir şeyden bahsetmekte olduklarına işaret etmektedir. Devlet devlettir, neden göçebe devleti? Devlet sözcüğünün başına göçebe sözcüğünün konulması aslında tam anlamıyla bir devletten bahsedilmediğinin bir göstergesi değil midir? Tartışma genellikle devletler ve şeflikler arasında gidip gelmektedir. En iyi ihtimalle devletimsi veya devletleşmeye giden bir yapıdan bahsedilmektedir daha çok. Bu ayrımı netleştirebilmek için ilk önce devletten ne anladığımız belirtmemiz gerekmektedir. Golden’a göre devletten, iyi kötü kesin sınırlarla belirlenmiş bir bölgede sistematik bir şekilde vergi toplayan, gü...

Uzakdoğu Semineri - XI: Avrasya Göçebelerine İlişkin Önyargılarımız - Savaşçılıkları

Geçen tartışmada göçebe ile yerleşik arasında kesin bir sınır belirlemeye çalıştık. Bazı yanlış anlaşılmaları önlemek için bu konu üzerinde biraz daha durmak gerektiğini düşünüyorum. Burada iki farklı durumdan bahsediyoruz. Bunlardan birincisi gerçek bozkır göçebesiyle bozkır ve bozkır dışı yerleşikler arasındaki ilişki. Bu ikisi birbirinin dünyasını ne kadar anlıyordu? Bu ikisi arasında bir duvar olduğunu söyleyebilir miyiz? İkinci durumsa bugün bu iki dünyaya dışarıdan bakan gözlemciler olarak bizim bu ikisini ne kadar anlayabildiğimiz meselesidir. Birinci durum hakkında çok bir şey söyleyemiyoruz. Elimizdeki veriler bize daha çok yerleşiklerin izlenimlerini veriyor ama göçebelerin izlenimlerini bilmediğimizden bunların ne derece gerçekleri yansıttıklarını söyleyemiyoruz. İkinci durum hakkında daha çok şey söyleyebiliriz. Burada kendi bakış açımızın ne kadar sorunlu veya önyargılı olduğunu tespit edebilmemiz mümkün. Çoğu kez kafamızda daha önceden oluşmuş veya oluşturulmuş kurgu...

Uzakdoğu Semineri - X: Avrasya Pastoralliğinin Doğuşu Üzerine

Avrasya göçebeliğinin doğuşu konusuna girildiğinde iki noktaya dikkat etmemiz gerekiyor: (1) Uzun bir süreç söz konusudur. Daha çok İran dilleri konuşan grupların görüldüğü ve yaklaşık bin yıl sürmüş ilk evre bir tür oluşum evresidir. Bunun arkasından gelen ve daha çok Altay dilleri konuşan grupların görüldüğü ikinci evreyse pastoral göçebeliğin artık olgunlaşmış olduğu evredir. Bu ikisi arasında çeşitli farklılıklar görmemiz doğaldır. (2) Birden fazla merkez söz konusudur. Bunların hepsi aynı anda ortaya çıkmamıştır ama çeşitli başlangıçlar söz konusudur. Batı Avrasya’da Ural dağlarının batısı pastoral göçebeliğe geçişle ilgili önemli bir bölgedir. Burada ortaya çıkmış ve gelişkin bir düzeye ulaşmış Sintashta kültürünün bu süreç üzerindeki rolü üzerine kesinlikle düşünmek gerekmektedir. Bir başka çok önemli bölge Altay dağları ve civarıdır. İskitlerin önemli merkezlerinden biri olarak kabul edilen bu bölge, hem “beyaz” ve “sarı” olarak adlandırılan ırkların (farklı genetiksel geçmişl...

Uzakdoğu Semineri - IX: Avrasya Pastoral Göçebelerini Nasıl Tanımlayabiliriz?

Avrasya pastoral göçebeliği belli bir dönemde ortaya çıkmış, var olmuş ve sonunda yok olmuş bir yaşam tarzıdır. Bugün bu yaşam tarzını hâlâ sürdüren ufak gruplar varsa da, artık böyle bir yaşam bölgesinden bahsetmek mümkün gözükmemektedir. Bir zamanlar pastoral göçebelerin hâkim olduğu bozkırlara bugün medeniler hâkimdir. Belli bir dönem boyunca var olmuş bu yaşam tarzının adını koymaya kalkıştığımızda, bazı zorluklar belirir. Tam olarak neden bahsedildiği aslında pek net değildir. Her şeyden önce saf göçebelikten ve pastoral göçebelikten bahsetmek zordur. Bu yaşam tarzı belli bir süreç içinde çıkmıştır ve çoğu kez tarım topluluklarıyla melez yapılanmalar içinde var olmuştur. Bundan başka bu yaşam tarzının ekonomik, toplumsal, kültürel veya siyasi ya da hepsi birden kullanılarak mı tanımlanacağı konusunda bir fikir birliği de yoktur. Tarım toplumları dediğimizde temelde ekonomik bir bakış açısı yansıtmış oluyoruz. Neolitik, bakır, demir çağlarından bahsettiğimizde de temelde teknoloji...

Uzakdoğu Semineri - VIII: Avrasya Bozkırları ve Göçebeler
Medeniyetlerle İlişkileri ve Dünya Tarihine Katkıları

Asya ve hatta Avrasya tarihinin en önemli unsurlarından birinin Avrasya bozkır dünyası olduğunu söylemek herhalde bir abartma olmayacaktır. Biçimlenme süreci neredeye bin yıl sürmüş bozkır dünyası özellikle Asya dünyasını derinden etkilemiştir. MÖ 500 yıllarında olgunlaşmış bozkır dünyası modern çağın belirmesiyle tarih sahnesini terk etmiştir. Bugün bozkır hâlâ vardır ama bir zamanların bozkır dünyası her açıdan ortadan kalkmıştır. Bozkır dünyası her şeyden önce coğrafi ve ekolojik bir koridordur. Bu koridor sayesinde Avrasya’nın bir ucu diğer ucuyla birleşmiş, dünya tarihçilerine göre bir dünya sistemi ortaya çıkmıştır. Bu koridor, tarım medeniyetlerinin var olmayacağı bir yerde avcı toplayıcılığın dışında ve ondan çok daha gelişkin bir yaşam tarzının var olmasını mümkün kılmıştır. Bu tabii ki sadece koridorun varlığıyla sağlanmış bir durum değildir. Koridorun tarım medeniyetlerinin arasında var olması da önemli bir unsurdur. Bozkırlar sadece Avrasya’da yoktur. Avrasya bozkırların...

Uzakdoğu Semineri - VII: Pastoralizm ve Göçebeliğin Doğuşu

Mevcut çalışmalar pastoral göçebeliğin MÖ 1500 yıllarında ortaya çıktığını göstermektedir. En azından genel kanı bu yöndedir. Uzun bir süre pastoral göçebeliğin avcılıktan sonraki evre olduğu, tarımdan önce geldiği düşünülmüşse de, son çalışmalar pastoralizmin tarım toplumlarının bir sonucu olduğunu göstermiştir (Khazanov, 1984:85-87). Hayvancılığa geçilmesinin ancak hayvanların evcilleştirilmesiyle ve bunun da yerleşik düzene geçilmesiyle mümkün olduğu artık herkes tarafından kabul edilmektedir. Ayrıca tüm pastoral topluluklar tarım toplumlarından sonra ortaya çıkmıştır. Demek ki avcı toplumlarının kendi başlarına pastoral toplumlara yol açması gibi bir durum söz konusu değildir ama bu her pastoral toplumun kökeninde bir tarım toplumunun olduğunu getirmemektedir. Hayvanların evcilleştirilmesinin başarılması için yerleşik düzene (ve daha ziyade tarımcı yaşam düzeninin görüldüğü yerleşik düzene) geçilmesi şart gözükse de, bazı avcı toplumlarının tarım toplumlarından evcilleştirilmiş ha...