İndüs ve Mezopotamya Medeniyetlerden Sonra Sıra Sonunda Batı Anadolu'da mı?

Binlerce yıl geçmiş olmasına rağmen, medeniyetler hâlâ aşırı ve dikkatsiz tarımın olumsuz etkileriyle uğraşıyorlar. Hâlâ ekolojik krizler yaşanıyor ama ilginç olan, bu krizlerin MÖ 3. binyılda Pakistan bölgesindeki İndüs medeniyetiyle, günümüz Irak’ına denk gelen Güney Mezopotamya medeniyetinin yaşadıklarına çok benzer olması. Araştırmacılara göre, her iki medeniyet de hem çevrelerindeki ormanları yok ettiklerinden hem de aşırı sulama sonunda toprağın tuzluluk oranını tarım yapılamayacak derecede arttırdıklarından zamanla tarih sahnesinden çekilmişlerdi. Ama onların bu konulardaki bilgileri bugün bizim sahip olduğumuz bilgiyle karşılaştırıldığında çok azdı. Duruma bakılırsa, sıra sonunda Batı Anadolu’ya gelmiş gözüküyor.
Uzmanlar uyarıyor: Açlık kapıda
Ege’de, iklim değişikliğine bağlı yaşanan çoraklık, mısır ve pamuk gibi ürünlerin ekimini tehlikeye soktu. Uzmanlar uyarıyor: Acil eylem planı olmazsa aç kalırız

Ege Üniversitesi (EÜ) Ziraat Fakültesi Toprak Bölümü öğretim üyesi Prof.Dr. Yusuf Kurucu, Türkiye'nin en verimli arazilerinin bulunduğu Ege Bölgesi'nde kuraklığa bağlı çoraklığını hızla arttığını vurgulayarak, “Ürün çeşitliğinde büyük bir azalma var. İklim değişikliğine bağlı yaşanan çoraklık bu hızla devam ederse ülkemizde gıda krizi yaşanabilir. Bunun olmaması için acil eylem planının yapılması şart” dedi. Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Toprak Bölümü öğretim üyeleri Prof.Dr. Yusuf Kurucu ve Doç.Dr. Mustafa Bolca yaptıkları araştırma sonucunda Türkiye'nin en verimli arazilerinin bulunduğu Ege Bölgesi'ndeki tarım arazilerinde daralma meydana geldiğini ve verimli toprakların büyük bir bölümünün çoraklaştığını tesbit etti. Prof.Dr. Kurucu, Ege Bölgesi'nin denize yakın olan yerlerinden başlayarak Batı'dan Doğu'ya doğru iklim değişikliğine de bağlı olarak çoraklık artışında bir gelişme gözlemlediklerini açıkladı. Denize yakın yerlerde sulama suyunun ve yağışın yetersiz olması, yüzeye çıkan tuzluluğun yıkanmaması nedeniyle tarım arazilerinde çoraklaşmanın arttığını belirten Prof.Dr. Kurucu, “Gediz ve Büyük Menderes Havzası Türkiye'nin çok önemli tarımsal üretimini karşılayan bölgelerdir. Özellikle pamuk ve mısır üretiminin büyük bir bölümü bu havzalardan elde edilmekte. İklim değişikliğinin şimdiye kadar ürün deseni değişikliğine neden olduğunu düşünürdük. Ama bu böyle değil. Taban suyunun ve kötü sulama suyunun yüzeye bıraktığı tuzluluk buharlaşma ile iyice etkisini göstermeye başladı. Bu da toprağın üst katmanında yoğun bir çoraklaşmayı başlattı. Çoraklaşma Batı'dan Doğu'ya doğru gelişen bir yol izlemekte” dedi. Özellikle tarımda kullanılan gübrenin tuzluluk oranını artıran bir başka etmen olduğunu vurgulayan Prof.Dr. Kurucu, çiftçinin tarlasında kafasına göre gübre kullanmasının iklim değişikliği ile birleşince çoraklaşmanın daha arttığını savundu. Prof.Dr. Kurucu, çoraklaşmanının azalması için iklimin eskiye dönmesinin yani yağışların artması gerektiğini dile getirerek, “Çoraklaşmanın düzelmesi için iklimin düzelmesi gerekir. Yaz ürünlerin daha az su isteyen, tuzluluğa dayanıklı ürün desenini kullanmak zorunda kalacağız. Yoksa bu arazilerde pamuk, mısır gibi çok su isteyen bitkilerin tarımının yapılması söz konu olamayacak. Söke ve Menemen Ovası'nda düşük pamuk fiyatına rağmen hala pamuk ekilebiliyor olmasının tek nedeni toprağın sadece pamuk ekimine uygun olmasıdır. Çünkü topraklar tuzlu. Ancak içeri girdikçe her iki ovada da pamuk yerini mısıra bırakmaktadır. Daha içeri girdikçe sebze, domates gibi diğer ürünler görmekteyiz. Bir müddet sonra batıdaki bölgelerde pamuk bile üretilemeyecek. Bu da arazilerin terk edilmesi anlamanı geliyor. Verimli araziler, herhangi bir tarımsal üretimde kullanılmayacak bir konuma gelecek” diye konuştu.


ONUR ÇAKIR İZMİR Radikal Gazetesi 19 Ekim 2008. Haberin devamı için: http://www.radikal.com.tr/Default.aspx?aType=Detay&ArticleID=904131&Date=20.10.2008&CategoryID=85

Yorumlar