18 Mart’ı, Çanakkale’yi Anlamak veya Yüzyıl Sonra Hâlâ Anlayamamak
Bir toplumda geçmişin nasıl sunulduğu, anlatıldığı, nasıl tarihleştirildiğiyle o toplumda ne tür bir dilin hâkim olacağı arasında yakın bir ilişki vardır. Verilenin içeriği kadar, verilme tarzı da son derece önemlidir. Tarihin önemli işlevlerinden biri bir toplumun nasıl bir dil kullanacağını, nasıl bir dille konuşacağını belirlemektir. Bu dil bar ışçıl olabileceği kadar savaşı çağıran, yüceleştiren, hatta kutsallaştıran bir dil de olabilir. Anmalar, kutlamalar, ne tür bir dilin seçildiğine, tarihin nasıl bir tarzda verildiğine dair en önemli göstergelerden biridir. Ç anakkale Savaşı anma ve/veya kutlamaları bu anlamda çok önemli bir örnektir. Bu savaş, Osmanlı’nın son yıllarında yapılmış çok büyük bir hatanın, Birinci Dünya Savaşı’nın ya da o günkü dille Büyük Savaş’a, Cihan Harbi’ne dâhil olmanın getirdiği insan kıyımının, bu gayet yüksek bedelin hatırlandığı, zihinlere kazınmaya çalışıldığı bir anma yerine, sadece sorgusuz sualsiz fedakârlığın...