Hıristiyanlık Öncesi Anadolu


Yahudilik de tektanrıcıdır, ama nispeten kendi içine dönük bir topluluk, bir etnik grup, bir kavim inancı olarak kalmıştır. Hıristiyanlık bir topluluğun inancı olarak kalmayacak, aksine herkesi Hıristiyan yapmaya çalışacaktır. Fakat bu anlamda bile Hıristiyanlık ilk tek tanrılı ve tanrıcı din değildir. Farklı ve daha çok günümüze uyan anlamda bir tektanrıcılığı savunan Hıristiyanlıktan başka tektanrıcı inançlar da vardır. Bunlardan biri de, uzun süre ve geniş bir bölgede etkili olmuş Theos Hypsistos inancıdır. Geleneksel pagan inançlarının insanbiçimi tanrılarının aksine Theos Hypsistos’un tanrısı tek ve soyuttur. Yahudilik arasında yakın bir ilişki ve benzerlik de söz konusudur. Theos Hypsistos, Yahudilikten geldiği izlenimini vermektedir. Theos Hypsistos’un Anadolu’da Yahudiliğin bulunduğu yerlerde görüldüğü ve bu iki inanç arasında çeşitli benzerlikler bulunduğu düşünülecek olursa, böyle bir olasılık epey güçlüdür. Diğer yandan, bu iki inancın aynı coğrafyada var olmaları, farklı kökenlerden geliyor olsalar da, bu ikisini birbirine benzer kılmış olabilir. Bu benzerliğin gerçek bir ilişkiyi yansıttığını söylemek güçtür, ama Hıristiyanlığında sonuçta Yahudilikten çıktığını dikkate alacak olursak, belki de bu benzerlik üzerine daha ciddi düşünmemiz gerekmektedir. Yahudilik bir şekilde kendisine benzer inançlar doğuruyor gözükmektedir. Bu da makul bir varsayımdır. Çünkü Yahudi olmak hiç de kolay bir iş değildir. Yahudiliğe benzer bir inanç yaratmak çok daha makul bir seçenek olarak belirmiş olabilir. Bu varsayımın doğruluğu tartışılabilir, ama Hıristiyanlık öncesi Anadolu’da hem Yahudiliğin hem de Theos Hypsistos’un varlığı tarihsel bir gerçektir. Hıristiyanlık, ilk kez bu ikisinin var olduğu topraklarda tutunmuştur. Yani tamamen çok tanrılı bir ortama gelmemiş, Helen tektanrıcılık felsefelerinin yanında, kendisine benzer iki inanç sistemiyle de karşılaşmıştır.

İmparatorluk (August) Kültü

Anadolu’da bu sırada sadece çeşitli tanrılara dayanan inançlar yoktur. Bunlardan başka, MÖ 29’da belirmiş İmparatorluk (August) kültü de vardır. Bu ilginç bir gelişmedir. Adından da anlaşılacağı gibi, burada söz konusu olan imparatora tapınmadır. İmparatora tapınma hiçbir zaman diğer tanrılara tapınmanın yerini almamıştır. Buna rağmen Anadolu medeni (civic) yaşamında diğer tanrılarla aynı öneme sahip olmuştur. Neredeyse herkes için, ana inancının yanında ikinci bir inanç olmuş, bu sayede Anadolu sınırları içinde diğer tanrılardan daha evrensel bir konuma ulaşmıştır. İmparatorların tanrılaştırılması çeşitli festivaller ve diğer pratiklerle beraber gitmiş, bu kült bir bakıma Anadolu’daki medeni yaşamın “dini” haline gelmiştir. Fakat asıl dikkat çekici olan, Anadolu’nun böyle bir deneyimi, böyle bir pratiği ilk kez yaşamış olmasıdır. Ne deneyimidir bu ilk kez yaşanmış olan? İlk kez neredeyse her yerde tek bir “tanrıya” ve bununla birlikte gelen bir kutsallık pratiğine tapınılmıştır. Anadolu’da yaygın tanrılar mevcuttur, ama bunlar kategorik olarak evrensel olan tanrılardır. Örneğin, Ana Tanrıça tapınmasına Anadolu’nun birçok yerinde rastlanmaktadır. Fakat tek bir ad altında değil, farklı adlar altında gelen bir Ana Tanrıça’ya rastlanmaktadır. İmparatorluk kültünde farklı adlarla tapınılan bir imparator değil, aynı adla her yerde tapınılan bir imparator vardır. Burada türdeşlik, tek tiplilik getiren bir pratik söz konusudur. Bu hem yeni bir pratiktir hem de devleti temsil eden bir simgeye tapınmakla ilgilidir. Sanki devlet dininin ortaya çıkışıyla karşı karşıyayızdır.

İmparatorluk kültünün, hem Anadolu’da bulunan Romalıların kendilerini ifade etmesinin hem de Anadolu’da Romalılaşmanın bir aracı olarak çıktığını da söyleyebiliriz. Değişen siyasi koşullara bir tepkidir. O güne kadar ilk kez, tüm iktidar bir insanın eline geçmiştir. İmparatorluk kültü, bu büyük değişiklikle baş etmenin bir şekli ve ifadesi olmuştur. Tüm bunları göz önüne aldığımızda, Anadolu’da bu dönemde ortaya çıkan tek şeyin Hıristiyanlık olmadığını görürüz. Başka bir pratik daha belirmektedir. Bu da, devlete veya bugün devlet olarak tanımlayacağımız merkezi iktidara tapınmadır.

Yorumlar

  1. Bence Hypsistos'u yalnızca Yahudi-pagan karışımı, ya da kısmen Yahudi grupların oluşturduğu monolitik bir yapı gibi görmemeliyiz. Çok geniş bir yelpazedeki monoteist ya da monoteist eğilimli bazı cemaatler, Septuagint'te yaygın olarak Yahve'yi belirtmek için kullanılan Hypsistos kelimesini benimsemiş olabilirler. Zaten normal Yahudiler de bu kelimeyi günlük hayatta Yahve'yi belirtmek için kullanıyordu (örn., Philo, Josephus). Aynı kelimeye yine Tanrı anlamında Yeni Ahit'te ve Hıristiyan kilise babalarının yazılarında da rastlıyoruz. Ayrıca, dönemin yazıtlarına bakılırsa, normal paganlar da bu kelimeyi, bu kez tek tanrı yerine en yüksek olarak gördükleri tanrıyı (çoğunlukla Zeus) belirtmek için kullanmışlar. Zaten Theos Hypsistos ve sadece Hypsistos kullanımlarının yanı sıra, özellikle de Helenizmin ağırlığını koyduğu batı bölgelerde (Yunanistan ve Makedonya dahil), Zeus Hypsistos kullanımına da rastlıyoruz. Tabii Anadolu'nun iç bölgelerindeki durum farklı olabilir.

    Hypsistosçuluk diye monolitik bir kült gerçekte hiçbir zaman varolmamışsa bile, çeşitli şekillerdeki paganlıkla Yahudilik arası akımlar, Hırsitiyanlığın Anadolu'da çabucak yayılabilmesi için gerekli zemini hazırlamış gibi gözüküyor. Tabii Yahudiliğin daha ortodoks formlarının rollerini de unutmamalıyız.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder