Hint-Avrupa Dilleri Anadolu Grubu: Luvi, Hitit, Pala, Lidya, Karya, Likya dilleri vd


 Bir önceki yazımda (http://tarihdeniz.blogspot.com/2012/07/mo-ikinci-binylda-anadolunun-dil.html ) Anadolu’nun bilinen ilk Hint-Avrupa dillerinden bahsettim. Bu diller, Hint-Avrupa dil ailesinin bugün artık hiçbir dili konuşulmayan bir alt grubu olan Anadolu dil ailesini oluşturur. Bu dil ailesinin şu ana kadar tespit edilmiş üyeleri, Luvi, Hitit, Pala, Karya, Likya, Lidya, Pisidya, Side ve Milyan dilleridir.

Anadolu’da Anadolu grubunun yanında başka Hint-Avrupa grupları ve dolayısıyla da dilleri olmuştur ve hâlâ da mevcuttur. Bunların arasında ilk akla gelenler olarak Yunanca, Ermenice, Frigce ve Kürtçe’yi sayabiliriz. Kürtçe, İran dil ailesindendir ve hâlâ konuşulmaktadır. Yunanca ve Ermenicenin kendi dil ailelerini oluşturduğu düşünülmektedir ve her iki ailenin modern versiyonları hâlâ konuşulmaktadır. Frig diliyse bazı araştırmacılar tarafından Trakya veya Balkan dil ailesine yerleştirilmekte ve bazı araştırmacılar da Yunancayla olan yakınlığına işaret etmektedir. Bazı araştırmacılarsa tek başına bir dal olarak görmektedir.

Anadolu’nun tarihini dilsel bir zemine oturtarak incelemeye kalkıştığımızda, Hint-Avrupa dilleri döneminin epey uzun sürmüş olduğunu görürüz. Hâlâ hiç de küçümsenmeyecek sayıda insan çeşitli Hint-Avrupa dillerini konuşmaktadır (bunların arasında çoğunluğu Kürtçe ve lehçeleri oluşturmaktadır). Hint-Avrupa “egemenliği,” on birinci yüzyılda Türkçe gelene kadar sürmüş ve bundan sonra da uzun bir süre boyunca varlığını sürdürmeyi başarmıştır.

Hint-Avrupa dillerinin Anadolu’daki varlığı iki şekilde açıklanmaktadır. Bazı araştırmacılara göre, Hint-Avrupa dillerinin ortaya çıktığı yer Anadolu’dur. Renfrew bu yerin İç Anadolu ve Gamkrelidze  ile Ivanov ise Doğu Anadolu olduğunu ileri sürmektedir. Bazı araştırmacılara göre de (sanırım bunlar şu anda çoğunluğu oluşturmaktadır) Hint-Avrupa dilleri Anadolu’ya dışarıdan gelmiştir. Bu tartışma daha bir süre devam edecek gibidir.

Bununla beraber şunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki, dışarıdan geldikleri kabul edilse bile, Hint Avrupa dilleri epey erken bir tarihte Anadolu’ya gelmiş ve bu geliş bir kereyle sınırlı kalmamıştır. İlk gelenler tarih sahnesinden kaybolurken, yerlerini diğerleri almıştır. Anadolu’daki uzun geçmişleri ve Anadolu’nun kayıtlara geçmiş ilk dilleri oldukları dikkate alındığında, Anadolu tarihinin önemli bir bileşeni olduklarını kabul etmek gerekmektedir.

Hint-Avrupa meselesinin Anadolu’yla ilişkisini bir kenara bırakacak olursak, Anadolu grubuyla ilgili çözülmeyi bekleyen iki konu daha bulunmaktadır: Bunlardan ilki, Anadolu grubunun Hint-Avrupa dil ailesindeki konumu ve diğer dil aileleriyle ilişkisidir.

Anadolu grubunun Hint-Avrupa dil ailesindeki konumu üzerine çeşitli yaklaşımlar mevcuttur. Melchert bunları şöyle sıralıyor. Birine göre, Anadolu grubu Hint-Avrupa dil ailesinden ayrılmış bir alt dil ailesidir. Burada Anadolu grubunda bazı özelliklerin bulunmaması ama bunların diğer tüm alt dallarda görülmesi, Anadolu dillerinin bu özellikleri sonradan kaybetmiş olmasıyla açıklanmaktadır.  İkinci yaklaşımsa onu, Proto-Hint-Avrupa’yla yan yana koyar. Bu yaklaşımda Hint-Avrupa ve Anadolu dil aileleri ortak bir kökenden gelen iki farklı dal olarak kabul edilir. Bu durumda Anadolu dil ailesinin diğer Hint-Avrupa dillerine özgü özellikleri paylaşmamasının nedeni bunları kaybetmiş olması değildir. Bu özellikler Anadolu dil ailesinde hiçbir zaman olmamıştır. Bu yaklaşımın en iyi örneklerinden biri Hint-Hitit tezidir. Üçüncü yaklaşım, Anadolu grubunu Proto-Hint-Avrupa’nın (PHA) arkaik devamı olarak görür. Dördüncü yaklaşımsa,  Anadolu grubunun PHA’dan kopan ilk alt grup olduğunu ileri sürer. Neticede tüm bu grupları bu kadar çok uğraştıran, Anadolu grubunun Hint-Avrupa veya Proto-Hint-Avrupa’dan ayrılan en erken parça olmasıdır.

İkinci meseleyse, eğer dışarıdan geldiyse, Anadolu grubunun Anadolu’ya tek parça halinde mi, yoksa Anadolu dışında parçalara ayrılıp farklı zamanlarda mı geldiğidir? İlk ayrılan parça (yukarıda, Anadolu grubunun HA dil ailesi içindeki konumuyla ilgili yaklaşımları dikkate alırsak) Proto-Anadoluca’dır. Bundan da daha sonra Proto-Luvice, Proto-Hititçe, vb gibi çeşitli alt gruplar ve bunlardan da çeşitli diller türemiştir. Bu ayrılmalar tam olarak nerede gerçekleşmiştir? Hint-Avrupa dillerinin ortaya çıktığı, yani Proto-Hint-Avrupa dilinin var olduğu bölgenin yeriyle ilgili tartışmalar hâlâ devam ederken bu konuyla ilgili kesin bir şey söylemek haliyle mümkün değildir. Üstelik bu köken-bölge tartışmalarında adaylardan biri Anadolu’yken, Proto-Anadolu’nun tam olarak nerede parçalara ayrıldığını söylemek daha da zordur. Çünkü burada seçilecek kurama göre iki farklı durum söz konusu olacaktır: Anadolu’ya gelme veya Anadolu’dan ayrılma.

Anadolu dillerinin kendi aralarında nasıl ayrıldıkları da ayrı bir tartışma konusudur: Bununla ilgili üç ayrı şema verilmektedir.



Bu ayrılmalara dair kesin bir tarih vermek mümkün değilse de, Luvi, Hitit ve Pala dillerinin (bazı yaklaşımlarda Lidya dili de) M.Ö. ikinci binyılda konuşulduğunu bildiğimize ve Anadolu dil ailesinin PHA’dan M.Ö. dördüncü binyılda ayrıldığı düşünüldüğüne göre (bu tarih M.Ö. üçüncü binyıla kadar çekilebilmekte), Anadolu grubunun ilk parçalanmasını bundan önce, tahminen M.Ö. üçüncü binyılda veya hatta  ikinci binyılın hemen başlarında yaşamış olması gerekiyor. Diğer yandan bazı istatistiksel yöntemler bu rakamları çok daha gerilere, MÖ altıncı, sekizinci binyıllar gibi tarihlere götürebilmekteyse de, şu anda genel eğilim daha erken tarihleri kabul etme yönündedir.



      
Kaynakça:
Blazek, V. On the internal classification of Indo-European languages: Survey.
Brixhe, C. Phrygian, R. D. Woodard (der.) The Ancient Languages of Asia Minor, Cambridge University
            Press, 2008.
Clackson, J. P. T. Classical Armenian, R. D. Woodard (der.) The Ancient Languages of Asia Minor,
          Cambridge University Press, 2008.
Gamkrelidze, T. V. ve Ivanov, V. V. The Early History of Indo-European Languages, Scientific American,
           Mart 1990, s. 110-116.
Gray, R. D. ve Atkinson, Q. D. Language-tree divergence times support the Anatolian theory of
           Indo-European origin, Nautre, 426, 27 Kasım 2003.
Kloekhorst, A. Some Indo-Uralic Aspects of Hittite, The Journal of Indo-European Studies, c.36 No. 1 ve
           2, Bahar/Yaz 2008.
Melchert, H.C. The Dialectical Position of Anatolian within Indo-European, B. K. Bergen, M. C. Plauché ve
            A. C. Bailey (der.) Proceedings of the Twenty-Fourth Annual Meeting of the Berkeley Linguistics
        Society,14-16 Şub. 1998, Special Session on Indo-European Subgrouping and Internal Relations, 14
        Şub. 1998.
Melchert, H. C. Luvian, R. D. Woodard (der.) The Ancient Languages of Asia Minor, Cambridge University
        Press, 2008.
Watkins, C. Hittite, R. D. Woodard (der.) The Ancint Languages of Asia Minor, Cambridge University
        Press, 2008.
Woodard, R. D. Language in ancient Asia Minor: an introduction, R. D. Woodard (der.) The Ancient
         Languages of Asia Minor, Cambridge University Pres, 2008.

Yorumlar

  1. Mogollara sınır olan Dukha ve Tuvaların dili Türkçe iken ; sayılar ,renkler ,özneler ,temel şeyler aynıyken Moğolca farkldır. Altay dilleri belli bir coğrafyada kendi içinde bile Hint-Ari dillerin biribirine olan yakınlığı göstermez iken.Bu kadar ayrı coğrafylarda, farklı kültürlerde ,antroplojideki(Irk,kültürel) dillerin bu denli benzer olması, bu dilin nasıl yayıldığı çok merak ettiğim bir konu. Bu dil birçok millet tarafından farklı ses özllikleriyle kullanılıyor. kırgızca, Tatarca, Türkçe dinledinde zaman bu dillerin ses benzerliklerini anlayabliyoruz. Fransızca, farsça, rusça,ispanyolca arasında böyle bir eşlik yok. Ktalanca dineldiğinizde isponyalca bilmeyen biri ispanyolca zannedebilir.Ama Hin-Ari dili değildir.Burda bu dil antil bir zamada kutsal metin dili olmuş gibi..

    YanıtlaSil
  2. Hin Ari dilciliğinin geçmişi çok aşibelidir.elam,sümer ,fin ,hatti,urartu dillerini hint ari yapılmaya çalışıldı. Keza tohar, iskit dilleri gibi çok veri olamyan ve çevre milletlerin kendi dillerindeki söylenişleriyle bazı kelimlerden yola çıkaarılarak çok zorlama yorumlar yapılmıştır.Arien ,kelimeside bana çok tuhaf gelmiştir.Beyaz -soylu ırk. Arı(saf) ,ar(namus,şeref), ayran (bembeyaz bir içecek) :)) çok tuhaf...

    YanıtlaSil
  3. neredeyse bütün dilleri hint avrupa yapacaklar sonrada o dilleri çözemiyorlar bir aryandır bir ari ırk sevdası var devşirme avrupalıların! kürtçe gibi 10 dilden kırma bir dil tabi hint avrupa dili olur şahsım adıma nasıl Tuvalar moğolca bir sürü kelime almışsa benim gözümde eski ata geleneklerini sürdüren moğol akrabası bir halktır türk olduğunu söylemek bana zor geliyor mesela kırgız yada türkmenler moğollarla benzer yüz tipi gösterebiliyorlar ama moğol değiller nedeni moğol istilaları ve benzer bölgelerde yaşamalarından dolayı karışmalarıdır moğol geni baskın olduğundan yüz tipi o özelliği gösteriyor ama kişinin moğol olmadığını anlayabiliyorsunuz! türk tipinin moğol yüz yapısına benzemesine şiddetle karşı çıkıyorum çinlilerin türkleri asimile etme mevzusuda biliniyor zaten!!!İranlıların eski dönem duvar resimlerinde kendilerini kahverengi tonla çizmeleri yada çin prensinin haremindeki pers prensesinin kahverengi ten tonuna sahip olması bile tiplerini gösterebiliyor(islamdan önce)!!!Eğer İranlılar sarışın mavi gözlü olsa şimdiki iranlılarda benzer bir şekilde olurdu sasanilerin yıkılmasından asırlar geçti hala o eski yüz tipini(avrupai) veremiyorlarsa gerçek tiplerinin bu şekilde olmasındandır kıpçak peçenek gibi boylarla karışmalarıda söylemek lazım !benim yaşadığım şehirde insanların özellikle çocukların çoğu sarışın doğmaya başladı hadi biz karıştık diyelim kendimize moğol tipi desek moğol geni baskın olur tipimiz o şekilde oldurdu değil mi?

    YanıtlaSil

Yorum Gönder