Uzakdoğu Semineri - XV (Sonuncu): Batı ve Doğu Arasında Düşünme Biçimi Farklılıkları
Batı'nın Nesnesi Doğu'nun Bağlamı

Batılılarla Doğulular arasında bir başka temel farklılık da nesne madde/öz ayırımıdır. Antikçağ Yunanında dünya birbirinden farklı nesnelere veya atomlar biçiminde görülürken, antikçağ Çininde geçerli olan bakış açısı, sürekli, yani kesintisiz madde veya özlerdir. Aynı farklılığın modern Çinliler ve Batılılar arasında da mevcut olduğu görülmüştür. Örneğin Amerikan ve Japon çocukları arasında yapılan bir araştırmada, şekli aynı ama maddesi farklı cisimler ile şekli farklı ama aynı maddeden cisimler sunulduğunda, Amerikalılar benzer şekillerdeki Japonlarsa benzer maddelerden olan cisimleri ilişkilendirmiştir. Batılılar atomsal bir dünya görürken, Doğulular daha organizma biçiminde bir dünya algılamaktadır. İş adamları üzerine yapılan bir araştırmada bir yanda çeşitli işlevlerden ve görevlerden oluşan şirket tasarımı, diğer yanda da grup halinde çalışan ve iç içe geçmiş ilişkilerden ibaret şirket tasarımı sunulduğunda, Amerikalıların %75’nin, Kanadalıların, Avustralyalıların, İngilizlerin, Hollandalıların ve İsveçlilerin %50’sinden fazlasının ve Japonlarla Singapurluların da yaklaşık üçte birinin birinci tanımı seçtiği görülmüştür.


Büyük tablonun, büyük resmin algılanması konusuna bakıldığında da benzer bir sonuç çıkmıştır. Büyük resim açıklamalarının Anglo Sakson dünyadan ziyade kıta Avrupa’sında görüldüğü saptanmıştır. Bu gözlem özellikle sosyal bilimlerle ilgili kuramlara bakıldığında da net bir şekilde görülmektedir.

Doğuyla Batı arasındaki bir başka fark, birincinin dünyaya geniş açıyla bakması, ikincininse tünel bakışına sahip olmasıdır. Bu da bizi nesne bağlam ayırımına getirmektedir. Bir resimde Batılılar ilk önce nesneleri görürken, Doğulular da bağlamı fark etmektedir. Örneğin bir gölün içinde yüzen balıklar resmi gösterildiğinde, Batılıların resmi açıklamaya başlamaları “büyük bir balık var” olurken, Doğulularınki “göle benzeyen bir ortam” şeklinde olmaktadır. Balıklar resimdeki orijinal ortamlarından farklı bir ortam içinde gösterildiklerinde Doğuluların (bu araştırmada Japonlar) balıkları tanımalarının zorlaştığı görülmektedir; Japonlar nesneleri bağlamları içinde algılamaktadır.

Dünyanın kontrol edilmesi meselesine gelince, burada da basit karmaşık ayrımı belirmektedir. Batılılar için yaşam çok daha basit olduğundan kontrol edilebilirliğine inanmak da daha kolaydır. Fakat Çinliler için yaşam karmaşıktır ve rastlantısal değişikliklere tabidir; dolayısıyla kontrolü hiç de kolay değildir. Araştırmalar, Doğuluların kendilerini Batılılardan daha az kontrolde hissettikleridir ve bu yüzden kontrol etmek yerine adapte olmakla daha çok ilgilenmektedirler. Benzer şekilde, kontrolde olmak Doğulular için çok daha az önemlidir; kontrolde olmayı akıl veya ruh sağlığıyla ilişkilendirmemektedirler. Üstelik Asyalıların durumunda kontrole katkıda bulunacak başkalarının varlığı çok daha önemlidir. Batılılarsa doğrudan kişisel kontrolünü tercih etmektedir.

Kararlılık ve değişim ayrımına gelecek olursak, Batılılar değişimin aynı yönde olacağına inanmaya daha çok eğilimliyken, Doğulular aynı yönde devam eden değişimin her an yön değiştireceğine inanmayı tercih etmektedir. Bu ayrımın dünyanın karmaşık olduğu fikriyle ilişkisi vardır. Eğer dünya Batılıların düşündüğü gibi basit bir yerse, değişim olasılığı da azdır ama karmaşık bir yerse, her an farklı değişimlerin çıkma olasılığı çok daha yüksektir. Dolayısıyla bu ikinci durumda kararlılık istisnai durumu temsil edecektir.

İlginç bir şekilde ütopya yaklaşımlarında da farklılık vardır. Batı ütopyalarında, mükemmele doğru sabit ve doğrusal bir ilerleyiş vardır. Çin düşüncesindeyse mükemmel geçmişte var olmuştur ve gidiş yönünün değişmesi gerekmektedir.

Özetleyecek olursak, Çinliler dünyaya bütünsel yaklaşmaktadır. Daha çok tüm alanı, özellikle arka planı görmeye çalışırlar. Olaylar arasındaki ilişkileri görmede çok daha beceriklidirler. Dünya karmaşıktır ve had safhada değişim içindedir. Bileşenleri birbiriyle ilişkilidir. Olayların aşırı uçlar arasında hareket ettiğini düşünürler ve olayları kontrol etmenin onları diğer olaylarla koordine etmekten geçtiğine inanırlar. Batılılara gelince, dünyaya yaklaşımları atomsal ve analitiktir. Nesneleri çevrelerinden farklı ve bağımsız olarak algılarlar. Olayları, hareket ettiklerinde doğrusal bir çizgide hareket ediyor olarak algılarlar ve doğrudan kontrolde olduklarını düşünürler. Asyalılar büyük tabloyu görürken, nesneleri çevreyle ilişkileri açısından algılarken, Batılılar çok daha az sayıda nesne ve ilişki görür. Geniş açılı Asyalılar olayların arkasında karmaşık ve karşılıklı şekilde ilişkilendirilmiş bağlamsal etmenler görürken, dar açılı Batılılar daha çok nesnelerin özellikleri açısından yaklaşma eğilimindedirler.

Nedensellik

Davranışların ardındaki nedenler konusuna geldiğimizde, Çinlilerde bağlamın Amerikalılardaysa aktörün öne çıktığını görüyoruz. Okullara geldiğimizde farklı nedensellik modellerinin verildiğini görmekteyiz. Japon öğretmenleri bağlamla başlayarak tartışma konusu olaylar hakkında elden geldiğince ayrıntı sunma eğilimindedir. Daha sonra önemli olayları kronolojik bir düzen içinde bugünden geriye gidecek şekilde oluştururlar. Öğrencilerin tarihsel figürlerin ruh halini anlamlarını teşvik ederken onlarla empati kurmalarını isterler. Japon öğrenci empati kurmayı başardığında tarihsel düşünmeyi başarmış demektir. Nasıl soruları Amerikan sınıflarındakinden daha fazla sorulur. Amerikalı öğretmenler bağlamla çok daha az uğraşır. Sonuçla başlarlar, kronolojik sırayla ilgilenmezler. Daha çok ilgilendikleri, nedensel etmenlerdir. Öğrenciler sonuçla ilgili nedensel modellerini kanıtla desteklediklerinde tarihsel düşünebiliyorlar demektir. Niçin soruları Japon sınıflarındakinden daha fazla sorulur.

Kategoriler

Çinlilerde şeyleri gruplar biçiminde bir araya toplamanın arkasındaki ilke ortak özellik paylaşmaları değildir. Önemli olan, bu şeyler arasındaki karşılıklı ilişkilerdir; şeyler ilişkilerine göre gruplandırılır. Dolayısıyla bir tavuk, inek ve ot üçlüsünü gruplandırmaya kalkıştığımızda, batılı için tavuk ve inek aynı kategoride yer alırken, Çinli için İnek ve ot aynı kategoridedir. Çin dünyası bütün-parça ikilisi biçiminde algılandığından, Çinlilerin kategorileri bu anlayışı yansıtan gruplardır. Batılının dünyasıysa nesneler şeklinde algılandığından, burada da nesnelerin bireysel özellikleridir belirleyici olan. Dolayısıyla Çinlilerin dünyasında Batıdakine benzer kategoriler ve genellemeler söz konusu değildir.

Yorumlar