Anadolu Yer İsimleri

Yer isimleri konusunda sanırım kesin bir yargıda bulunmadım.

“Bence çok daha geçerli bir ipucu yer isimleri. Yer isimlerinin Cumhuriyet dönemine kadar varlığını sürdürmüş olması, o yerlerin hiçbir zaman tamamen boşaltılmadıklarına işaret edebilir” derken, Anadolu’nun tamamen boşalmış veya nüfusun çok seyrekleşmiş olduğu tezine karşı konuşuyordum. Eğer isimlerin büyük kısmı değişmemişse, demek ki temas olmuş. Birkaç yer söz konusu olsaydı, çok önemli olmayabilirdi ama batıdan doğuya topyekûn bir durumla karşı karşıyayız.

Burada iki noktaya dikkat çekmek istiyorum. Birincisi isim değiştirme merakı olmadığı. İsimleri ne Türkçeleştirmeye ne Araplaştırmaya çalışmamışlar. Böyle bir kaygı yok. O zaman özel bir Türkçeleştirme çabasının olmadığını düşünmek daha makul. Eğer Türkçeleşme olmuşsa, doğal yollarla ve pratik kaygılar doğrultusunda olmuş. Tabii bir seçenek de, bu isimlerin öğrenildiği, daha sonra yerlilerin gitmek zorunda bırakıldıkları, kalanların da isimleri değiştirmeye kalkışmadıkları. Ama bu durumda da şöyle bir soru geliyor akla. Eğer yerlileri gitmeye zorlayan bilinçli bir hareket varsa, onların izlerine neden dokunmuyor bu hareket? İkinci noktaysa, karşılıklı temasın olduğu. Orijinal isimleri bilmenin başka yolu yok. Birlikte zaman harcanmış. Az veya çok birileri Anadolu’daymış ve gelenlerle karşılaşmışlar.

Birleşik Devletlere gelince, her şeyden önce çok iyi yakalamışsınız. Ama orada da beraber yaşama var. Gelenler Amerikalı yerlilerle birlikte yaşadıkları için bu isimleri biliyorlar. Uzun bir beraberlik var. İki ve hatta üç yüz yıl diyebiliriz. Ama bu beraberlik genellikle aynı kentlerde yaşama şeklinde değil. Zamanla özellikle kuzeyde yerliler çeşitli soykırımsal süreçlerin (kasti ve kasti olmayan) kurbanı oluyor. Ama orta ve güney Amerika’da birlikte yaşam ve kaynaşma var ve bugün yerliler Latin kültürlü ülkelerin bir kısmında halkın önemli bir kısmını oluşturuyor.

Her yerin dinamikleri farklı olabilir ama yer isimleri değişmemişse, bir temasın ve az veya çok birlikte yaşamanın (birbirinden görece uzak veya aynı yerde) olmuş olabileceği ihtimalini hesaba katmamız gerekiyor. Eğer ciddi bir yıkım olmamışsa, yani tüm ülke genelinde bir dizi katliamlar söz konusu değilse, o zaman yer isimlerinin varlığı, bu isimlerin öğrenildiği insanların yaşamaya devam ettiklerini gösterebilir.


Bu arada Virgül yazısı da blogda (Orta Asya Göçü kategorisinde):

http://tarihdeniz.blogspot.com/2008/09/genetik-aratrmalara-gre-ouz-g-tartmas_3808.html

Yorumlar

  1. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  2. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  3. Aklıma gelmişken sorayım. Türkleşmeyle ilgili yazınızda, Türkmenler'in yerli halkları müslmanlaştırmak için çabaları olduğunu ama türkleştirmek için bir çabaları olmadığını yazmışsınız. Peki öyleyse, niye en azından Osmanlı'nın son dönemlerinde Anadolu'da Müslüman halkın çoğunluğu (birçok bölgede tamamı) anadil olarak Türkçe konuşuyordu? Niye İran'ın müslümanlaşmasında olduğu gibi yerli diller çoğunlukla muhafaza edilmedi?

    Bazı tarihçilere göre, daha Selçuklu ya da beylikler dönemlerinde Anadolu nüfusunun çoğunluğu Türkçe konuşan Müslüman'mış. Türkçe ve İslam yerli halk arasında bu kadar hızlı yayılmış olabilir mi? Yoksa Orta Asya'dan gerçekten de çok büyük bir göç dalgası mı geldi?

    YanıtlaSil
  4. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  5. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  6. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  7. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  8. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  9. Kasti olmayan soykırımsal süreçlere Avrasya kökenli mikropların yayılması da dahil mi? Amerikan yerlilerinin ezici bir çoğunluğunun (>%90) bu mikroplar yüzünden ortadan kalktığı iddia ediliyor.

    Orta Asya göçü Anadolu'ya benzer bir etki yapmış olamaz herhalde, çünkü her iki yer de aynı kıtada ve nispeten birbirine yakın. Belki de aradaki fark buradadır. Hatta sırf bu farka dayanarak şöyle bir model kurulabilir:

    "Sırf bu farktan dolayı Anadolu'nun yerli halkı çok yüksek oranda günümüze kadar gelirken (çoğunluğu türkleşmiş olarak), Amerika'nınkiyse birkaç yüzyıl içinde çok düşük oranlara düştü."

    Nasıl bir model, iyi mi?

    YanıtlaSil
  10. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  11. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  12. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  13. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  14. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  15. Birkaç yer söz konusu olsaydı, çok önemli olmayabilirdi ama batıdan doğuya topyekûn bir durumla karşı karşıyayız.

    Kasaba ve özellikle şehir isimlerinde haklı olabilirsiniz. Ama, gözlemlediğim kadarıyla, köy ve coğrafi yer isimlerinde (örn., dağlar, göller, akarsular) Türkçe'nin bariz bir üstünlüğü var(*). Bu, Türkmenler'in daha çok kırsal kesimleri tercih etmiş olmasıyla ve/veya kırsalda daha Gayrimüslimler'den izole olmuş olmalarıyla açıklanabilir. Gerçi köylerdeki durum bir çok köyün son bir kaç yüzyıl içinde kurulmuş olmasından da olabilir. Sizin bu konulardaki fikriniz nedir?

    * Cumhuriyet döneminde ismi türkçeleştirilen yerleri bunlara dahil etmiyorum.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder